İlk günden son güne sabırlı, yumuşak ve gayretli üslubuyla Soma'da nöbet tutan Enerji Bakanı Sn. Taner Yıldız, "yılın devlet adamı" takdirine layıktır.
Çeyrek aydınlar, kullandıkları zehirli nefret diliyle gözlerini kırpmadan ötekileştirme yapmaktalar. "Bu size müstahak!" veya "Ne şehidi? Pisi pisine öldüler!" Yahut "Beddua tuttu, ocağınıza ateş düştü" linç cümlelerinin temelinde tahammülsüzlük var.
Bir ara ne kadar da gündemdeydi; hoşgörü, şimdilerde "horgörü" oldu. İşe geleni değil, icabında insana aykırı düşeni hoş görebilmek marifet. Sözün güzelliği, yaşamakla tesirini gösterir. Sabahtan akşama sabrın faziletini anlatan biri, en küçük bir istenmedik durum karşısında parlarsa anlattıklarının hiçbir değeri olmaz.
Soma maden ocağında 301 vatandaşımız şehit oldu; yüzlerce dul ve yetim yüzlerce gözü yaşlı ana, baba ve kardeş var. Türkiye, hemen hemen her vatandaşıyla hadiseye ağladı. İnsanlar yardım için koşmaktalar.
Bir kısım, mürekkep yalamış, raf raf kitap okumuş, kendilerine çok emek verilmiş bazı iyilikten nasipsizlerse "oh oldu!" basitliğiyle iç soğutmaktalar. İşçilerin başına madenin çökmesine, onların ölmesine, yaralanmasına, yanmasına, evlâtlarının yetim kalmasına vs. hiçbir arlanma hissine kapılmadan sevinmekteler.
Bu nefretin sebebi, Soma maden işçilerini AK Parti'li görmeleri. Halbuki tamamının olması mümkün değil. Buna rağmen her vatandaş, istediği partiye gönül verebilir. Fikirlere, duygulara kelepçe takılabilir mi?
O işçilere sırf politik renklerinden dolayı böylesine hınçlananların akrabalarının tamamı kendileri gibi mi düşünmekte, komşularından, mahalle sakinlerinden, mesai arkadaşlarından hiç mi farklı görüşte olanlar yok? Yakın çevrelerinde bir felaket yaşansa, bunlar, akrabalarına, komşularına, mesai arkadaşlarına sırtlarını mı dönecekler?
Şunu derhal fark etmeli ki eğitim sistemimiz veya cemiyet yahut her ikisi ruhen hasta tipler yetiştirmekte. Böylesine zalim bir dili aklı başında, sağduyusu yerinde insanlar kullanmaz. İnsan, bu kadar aşağılanmaz, tahammülsüzlük bu raddelere varamaz, nefret nefret olmaktan da çıkıp zehirli bir dile dönüşemez. Soma faciasının sebepleri araştırılırken bu hasta tiplerin hastalık sebepleri de araştırılmalı. Soma'da ölenlere üzülmekteyiz. Bunlar da kayıp. Kalem ve kelamlarının pimi çekilmiş bomba gibi. O bombalarla aramızda dolaşmaktalar. Ne zaman kime nefret saçacakları, nifak, bozgun, kargaşa çıkartacakları, düşmanlık tohumları ekecekleri belli değil. İsim, unvan sahibi fakat vicdan ve insaf fukarası bu kimselerin yaptıkları da çok ciddi bir araştırma konusu olmalı. İnsan yetiştirme sistemimiz nerede hata etmektedir?
Soma faciası bir kere yaşandı.
Çeyrek aydın faciası ise Tanzimat'tan bu tarafa musibet saçmakta.