Orman ve Çevre Bakanı Osman Pepe, Tuzla'da toprağa gömülü olarak bulunan zehirli atık varilleriyle alakalı ağır konuşmakta. Bunun bir millete karşı soykırım yapılmasından farksız olduğunu ifade ediyor. Bakanın verdiği bilgilerden anlaşılanlar şunlar, yılda 750 bin ton zehirli atığın 700 bin ton kadarı kaçak yollarla imha ediliyor. Sanayici en fazla 100 bin dolarlık bir masraf yapmamak için bu yola gitmekte. Olan da millete olmakta. Bakan, çevre kanununun çıkmadığını, taslağın parlamentoda da halk nezdinde de ilgi beklediğini haber veriyor. Fakat bir şeyi haber vermiyor, sanayicinin kim olduğunu. Onun paragöz gibi muhteris taraflarını sayıp döküyor ama bu kişinin ilân edilmesini mahkemeye bırakıyor. Anlaşılan o ki layıkıyla bir kanun çıkmayıp da cezalar bir caydırıcılık unsuru taşımadan kalırsa yarın bu hadise unutulur ve yeniden benzer facialar yaşarız. Tabiî benzer facialardan belki onda biri tesadüfen veya bir ihbarla ortaya çıkacak. Bugün de öyle. İşte bizzat Osman Pepe'nin kendisi açıklamakta. Her sene 700 bin ton zehir tehdidiyle karşı karşıyayız. Sonra herkes aynı hayret içinde: -Kanser neden patladı? Evet, kanser hastalığında patlama var. Hastanelerin kanser koğuşları dolu. Kanserin Karadeniz halkı arasında tehlikeli şekilde seyrettiği iddia edilmekte. Herhalde birinci amili Çernobil. Lakin tek fail o değilmiş. Birtakım İstanbul sanayicileri de kendi çaplarında Çernobiller meydana getirmekteymişler de farkında değiliz. Bu zehirler içilen suya, yenen gıdaya, teneffüs edilen havaya karışmakta. Orman ve Çevre Bakanı keşke bildiği ismi açıklasaydı. Açıklayamadı. Bir tazminattan çekinmiş olabilir. Halbuki dişe diş mücadele gerekir. Hem Rusya'ya hem de bu şirketlere karşı tazminat davası açılmalı. Bakanı böylesine hayati bir meselede yalnız bırakmamak gerekir. İstanbul belediyesi, valilik, hükümet ve medya hadiseye sahip çıkmalıdır. Çernobil, etkilerini bugün gösteriyor. Yarın ortaya bu zehirli atıkzedeler çıkacaktır. Zaten toplumun onda biri sakat. Evet, tamı tamına nüfusun onda biri sakat. Terörden, güney doğudan, trafik kazalarından, zelzeleden vs. 7 milyon civarında sakat vatandaş var. Sayı yarın daha yukarılara çıkar. Birkaç haraminin kasası boşalmasın diye bir milletin sağlığıyla oynanmakta. TBMM neden hayati, değerdeki kanunlar için daha duyarlı davranmıyor? Terörle mücadele diyorsunuz, doğru düzgün kanun yok, taslak daha kabinede. Çevre Kanunu diyorsunuz, sembolik cezalardan öte bir şey yok. Kanun olmazsa, gayret olmazsa o zaman sakatlık da gelir kanser de. Bu da terörün bir parçası olmasın? Şüphe etmeye hakkımız yok mu? Kuş gribinden sonra devreye zehirli atık dolu variller mi sokuldu? Silahlı terörü, biyolojik terör mü takip etmekte. Fabrika sahipleri şöyle bir derinlemesine araştırılsın bakalım. Belki de tahminimizde haklı çıkacağız.