Zımnen darbe çağrısı

A -
A +

Sayın Deniz Baykal, şu ân faal muhalefet yapan siyesetçilerimizin duayenidir. Hem yaş, hem tecrübe olarak refîklerinden haylice ileride. Hakkını teslim etmek lazım ki yakın tarihlere kadar da gayet dengeli bir denetleme görevi yapıyordu. CHP gibi eskiden hırçın muhalefetiyle şöhret bulmuş bir partiyi aşırılığa kaçmadan çekip-çevirdi. Aslına bakarsanız Baykal'ın bu sağduyulu tavrı partisinde zaman zaman tenkidlere yol açmaktaydı. Halbuki "ana muhalefet", "muhalefet" demek her şeye körü körüne karşı çıkmak değildir. Kendine güvenen muhalefet, isabetli icraata çekinmeden destek olur. Baykal, buna dair bazı işaretler vermişti Bu yüzden iktidar cephesinden kendisine gelen tarizleri fazla bulmaktaydık. Bunu geçenlerde AK Parti İstanbul İl Başkanı sayın Mehmet Müezzinoğlu'yla da konuştuk. Neticede bir ana muhalefet partisi lideri, grubuna, tabanına ve seçmenine de mesajlar verecektir. Bu itibarla Baykal'a ağır şekilde yüklenmenin isabeti-isabetsizliği üzerinde durduk. 3 Kasımdan sonra farklı bir muhalefet anlayışıyla politikamıza olgunluk kazandıran Deniz Baykal, son zamanlarda artık çok mu zor durumda kaldı da ondan mı yoksa yaptığına hakikaten inanmakta mıdır bilmiyoruz, artan bir şiddetle eski CHP, 40-60-70'li yıllar CHP'sinin hırçınlığını benimsedi. Bu üslup değiştirme Van savcısı iddianamesinde zirveye çıktı. Deniz Bey, hukukçudur. Üstelik akademik kariyer sahibi. Hukukun prosedürünü bilir. Buna rağmen 3 gündür söylediklerini hayretle takip ediyoruz. Yargı, canımızın istediği zaman bağımsız, istemediği zaman bağımlı. Böyle bir şey olabilir mi? Bağımsızsa bir savcı velev ki vahim bir hatayla bir iddianame tanzim etmiş olsun. Adı üzerinde bu bir iddia. Kim onu aldı da hüküm verdi. Üstelik sayın Cemil Çiçek'in dediği gibi yeni mevzuata göre mahkeme bu iddianameyi iddia sahibine ide edebilir. Hal böyle iken savcı, sanki hükümetten talimat almış gibi hadiseyi TSK'ya karşı darbe olarak telakki etmek fevkalade kaygı vericidir. Baykal, bunu bir kere dedi. Hadi diyelim ki sürçü lisan etti. Olabilir. Siyasetçi de insan. Üstelik konuşma meslekleri. Nitekim başbakan da zaman zaman sonradan üzüldüğü bazı kelimeler sarf etti. Mühim olan hata değil, hatada ısrar etmemek. Ana muhalefet partisi genel başkanı, evvelsi günkü sözünü dün daha da şiddetlendirerek tekrarladı. Dedikleri şöylece sıralanabilir. 'Bu iddianame orduya darbe teşebbüsüdür, mevzubahis savcı marifetiyle önce Van rektörü tutuklanmış, sonra da K.K. Komutanı'na sıra gelmiştir. Yaşar Büyükanıt hakkındaki iddialar onun genelkurmay başkanı olmasını engellemek için ortaya atılmıştır'. Bu ısrarlı fikrin hedefi nedir? Hükümetle orduyu karşı karşıya getirmek. Çok tehlikeli bir niyet. Hani savcının yaptığına başbakan, bir bakan vs. sahip çıksa hadi neyse? Bir teknik problem önce bütün hükümete sonra bütün ülkeye yayılıyor. Ne demektir "orduya karşı darbe teşebbüsü?" Sayın Baykal, hukukçu olması hasebiyle gayet iyi bilir, hukukta "mefhumu muhalif" diye bir kavram vardır, zıddından mânâ çıkartmak. Sözü şöyle okunmakta, 'bu bir darbe teşebbüsü, ne duruyorsunuz? Meşru müdafaa hakkınız doğdu, onlar darbe yapmadan siz darbe yapın!' ne kadar tehlikeli, ne kadar kışkırtıcı! Din üzerinden politika yapmak caiz olmadığı gibi... TSK, okul, üniversite gibi müesseseler üzerinden de yapılmamalı. Aklıselim ve Türkiye sevgisi bunu engellemeli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.