ABD, Kanada, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya... Bunlar dünyanın en gelişmiş 7 ülkesi, patronlar. "G-7" idiler, bu defa "G-8" adını aldılar. Rusya da aralarında. Rusya Federasyonunu kabul etmeleri Sovyetlerin çökmesine bir mükâfat olmalı. Yanlarında tutarak kontrol etmek istiyorlar. En gelişmişlerin arasında Almanya, Japonya olduğuna göre Türkiye de olmalıydı. Bu iki devlet II. Dünya Harbinde diğer ortakları tarafından mahvedilmişti, onlar harpten 1945'te çıktı, yurdumuz 1922'de. Türkiye, demokratik ortak sıfatıyla davet ediliyor. Ayrıca Yemen vs. de var. Mısırsa daveti reddetti. Konu "Genişlemiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi". G-8'lerle Türkiye dahil bazı ülkelerin yer aldığı zirve, önceki gün ABD'nin Sea İsland adasında başladı, dün Türkiye başbakanı da zirveye katıldı. Başbakan sayın Tayyip Erdoğan'ın nelere ağırlık vereceği belli. Mesajları daha yola çıkarken adreslerine gönderdi. İsrail'in saldırganlıktan vaz geçmesi, Filistin milletinin haklarının tanınması ve Irak'ta normal ve demokratik hayata geçilmesi. Bu arada ismi dahi henüz tam oturmamış projede İtalya, Türkiye ve Yemen'e eş başkanlık düşünüldüğü de konuşulmakta. Proje ismi henüz oturmadı, projenin ne olduğu da bu zirveden başlayarak NATO zirvesine uzanan bir süreçte netleşecek. Irak'ta işgal ve işkence imajıyla prestij kaybetmiş olarak seçimlere girecek Bush, bu zirvelerle hayata geçmesini beklediği projesiyle kayıplarını telafi niyetinde... Ülkemizi birinci derecede alakadar eden G.W. Bush'un seçim meselesi değil, Georgia eyaletindeki zirveyle eş zamanlı gelişmeler olmakta. Bunlara dikkat etmeli. Türkiye, şu an eş zamanlı maçlarda. Georgia'nın sakin adasındaki ilk celsenin en önemli mevzuu yine biziz. ABD başkanı Bush ile Almanya başbakanı Schröder hararetle AB'ye girmemiz gerektiğini açıklıyorlar. Bu açıklama, mezkür projede bize taşeron firma rolü verilmek istendiğine mi işarettir? Aynı gün BM Güvenlik Konseyi'nde çıkan Irak Kararı'nda ise Kuzey Iraklı Kürtlere Özerklik tanınmadı. Halbuki Irak işgalinden beri Kürtler geçici anayasa vs. gibi yazılı olan ve olmayan vaatlerle özerk olduklarına inandırılmışlardı. Bu tarihi kararla Irak'ın bütünlüğü korunmuştur. Bu netice Türkiye Cumhuriyeti'nin ısrarla savunduğu tezdir. Şimdi Kürtler kendi ifadeleriyle derin hayal kırıklığı yaşamaktalar. Saddam'a karşı kullanıldılar, miat doldu, bir kenara bırakılıyorlar. Dünya süper liginde arka arkaya kaydedilen bu gelişmeler tesadüf değildir. Türk başbakanı G-8 zirvesine davet ediliyor. O daha zirveye katılmadan AB yürüyüşümüze yardımcı olunuyor, Türkiye resmi televizyonunda Kırmança yayına geçerken Kuzey Irak Kürtleri özerklik rüyasından uyandırılıyor. Şimdi Kürt liderler, ABD'yi tehdit etmekte. Onlar bağırıp-çağıra dursunlar. Ülkemizi ne beklemekte? Model miyiz aktör mü? Aktör olmaktan başka şansımız yok. Boşnak da bizim, Kürt de, Arap da. Dün olduğu gibi. Zirvenin, zirvelerin derinliğinde Osmanlı Coğrafyası hayaliyle hakikati yaşamakta..