1999 seçimlerinde DSP adayı olarak Şişli Belediye Başkanı olan Mustafa Sarıgül partisindeki mâlum kopmaların ardından DSP'den istifa ederek, YTP hareketinin etkili isimleri arasında yerini aldı. Hatta İstanbul'u Mustafa Sarıgül'ün oluşturduğu ifade ediliyordu. Ancak yapılan 3 Kasım seçimlerinde beklediğini bulamayan YTP'yle de yol ayrımında bulunan Başkan Mustafa Sarıgül artık bana göre CHP'li. Başkan Mustafa Sarıgül'e yeni adresinin kalıcı ve hayırlı olmasını diliyorum. Ayrıca geçmesinde fayda var gibi görünüyor, çünkü yerel yönetimin arkasında mutlaka muhalefet de olsa sanırım güçlü bir siyasi yapıya ihtiyaç duyuluyor. Diğer yandan Belediye başkanlığı koltuğuna (DSP) adayı olarak oturan, (YTP'ye) katılmak için istifa edip sonra da bağımsız kalan Zonguldak Belediye Başkanı İsmal Eşref'in, önümüzdeki yerel seçimlerde CHP'den Belediye Başkan adayı olacağı iddialarına CHP il yönetimi sert tepki gösteriyor. CHP Zonguldak İl Başkanı Mahmut Altuntaş, kamuoyu oluşturmaya yönelik ve tek merkezli bu tür haberlerin yalan olduğunu belirterek, zamanı geldiğinde adayımızı kamuoyu öğrenecektir diyerek tepkisini dile getiriyor. Sevgili başkan, kamuoyu nereden aday olarak değil, halka verdiğiniz hizmetlerle ölçülebilir. Ramazan pozları bitti mi? Her mübarek ramazan ayında hiç değişiklik olmadan hatta biraz daha abartılı, siyaset erbabı ve belediye başkanlarımız ön saflarda yer alırlar. İstisnalar hariç fotoğraf hep aynıdır. Sayın başkanımız orucunu şu gecekonduda açacak, yüzlerce insana gıda ve kömür yardımı yapılacaktır. Başkanımız şu çadırda iftar veriyor, şurada gıda yardımı yapacak diyerek ilgililere yani basına bilgi verilir. Seçilmiş veya atanmış bir devlet adamı evinize geliyor, elinizi sıkıyorsa millet olarak mutluluk duyarız. Gelen başkan aileyle birlikte sofraya oturur, çorbaya kaşık sallarken, çocukları severken medyaya görüntüler verilir. Sonra başkanın bu mütevazılığını mikrofonla ve objektiflerimizle okurlarımıza duyururuz. Oysa bu ramazan gittiğim bazı iftar davetlerinde konuştuğum başkanların bir kısmı da bu tür yaklaşımlardan rahatsız olduklarını dile getiriyorlar. Örnek mi? Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık'ı yapacağını gizli yapmayı seven birisi olarak tanıyoruz, Pendik Belediye Başkanı Erol Kaya sessiz yardım yöntemleriyle bildik, Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge ile yaptığımız iftar sohbeti de bu konuyla ilgiliydi. Başkan Hüseyin Bürge bu konudaki rahatsızlığını şu şekilde dile getiriyor; "Çadırda elinde kepçeyle basına poz veren, gıda ve kömür yardımı için elindeki poşetle, kamera ve fotoğraf makinalarına poz vermeyi doğru bulmuyorum. Eğer yardım olayını teşvik etmek amacıyla bu yapılıyorsa benim yaptığım bir uygulama var. Dağıtılacak gıda ve kömür yardımını toplu olarak resmini çektiriyor ve basına bunları dağıtıyoruz" diyor. Neticede bu tür teşvik amaçlı alternatif düşüncelerin örneklerini çoğaltmak mümkün... İsmini hatırlayamadığımız bu düşünceyi paylaşan başkanlarımız elbette vardır. Diğer yandan bu yardım işini üstlenen o kadar çok şahıs, kurum, kuruluş ve vakıf var ki, örneğin Yakuplu Marmara Mahallesi Muhtarı Vezir Ocak'ın bile kendi imkanlarıyla birçok ihtiyaç sahibi insana ulaştığını biliyorum. Yine iş çevrelerinden ve sivil toplum örgütlerinden tanıdığımız birçok dostumuz bu görevi layıkıyla yaptılar. Yani bu iş sessiz sedasız yapılabilir, kimse de rencide olmaz... Sonuç: Yukarda saydığımız çadır ve gecekondu ile beş yıldızlı otel ve lüks restoranlarda düzenlenen görkemli iftar sofralarında boy gösteren şahıslar üç aşağı beş yukarı yine aynı kimseler. Fakir fukaranın oyları ve birilerinin pişmanlık duysa bile "El ele" verdiği fotoğraf ile başkanlık makamına oturan isimler artık reklam değil iş yapmalıdırlar. Aksi takdirde ramazan ayında iftar çadırlarında 5 dakikalık kepçeyle dağıtılan çorbanın değil, uzun süren sohbetli iftarların halka verdiği bir şey olmadığı gibi, kişiyede çok şey kaybettireceği aşikardır.