Kaçak-çıkar meselesi

A -
A +

Türkiye'de gecekondu ve kaçak yapılaşma üzerine birçok araştırma yapıldı. Yazılı ve görsel basında bunlarla ilgili haberler çıktı. Daha doğrusu gündemin özelliğine göre bu kaçak yapılaşmayla ilgili haberler önümüze serildi. Özellikle seçim zamanlarında, "birileri" kendi aldıkları siyasi tavıra göre bunları ısıtıp ısıtıp önümüze sürdüler... Bir de Ankara'nın gündeminden kaynaklanan furyalar oluştu. Ankara zaman zaman bir konuyu ele alıyor. Tabii kastettiğim TBMM veya Hükümet. Hükümetin ele aldığı konular elbette medyamızın gündemine giriyor. İmar affı, SİT alanlarının yüzde bilmem kaçının inşaata açılması ve Orman Kanununda yapılacak değişiklikler dolayısıyla yine yapılaşmayla ilgili meseleler gündeme taşındı... Arkadaşımız Sadettin Erkişi'nin yaptığı bir haberde sadece İstanbul'da 5 milyon insanın tapusuz evde oturduğu karşımıza çıktı!.. Ülkemiz gündemindeki hızlı değişim bu haberleri şimdilik manşetlerden indirdi. Ancak görünen o ki hükümetin kaynak arayışlarında hazine arazilerin satışı, imar affı,orman kanunu ve SİT alanlarının kısmen inşaata açılması önümüzdeki günlerde daha çok tartışılacak... Tartışmanın kaynağı da bu kanunların çıkarılmasından çok yerel yönetimlerin bu konulardaki tutumları ve yarın aynı bataklığın oluşup oluşmayacağı konusundaki belirsizlikler olacaktır. Uzun süredir belediyelerimize yerleşmiş olan 'kaçak yap-bağışla yasallaştır' anlaşıyı, devam ettikçe bana göre bu konuda çıkarılacak en mükemmel kanunlar da problemi çözmeyecektir. ğ İşte gerçek tablo... 10 milyondan fazla insanın yaşadığı İstanbul'da, 5 milyon insan kaçak yapıda otururken, 600 bin gecekondu 400 bin de kaçak yapı bulunuyor. İstanbul Boğazında 9 bin 406 parselin 7 bin 689'u gecekondular ve resmi kurumlar tarafından işgal edilmiş durumda... Şimdi bu tabloya hep birlikte bir göz atalım... İstanbul'un yarısı kaçak yapıda oturuyor. Yani yüzde elli her bakımdan kaçak. Nüfusun yarısı olduğu gibi mevcut binaların yarısı da kaçak. Ve İstanbul'un değil, bütün dünyanın gözdesi olan Boğaz'ın nasıl yağmalandığının tablosudur bu... Gecekondu dediğimiz, gözden ırak yerlerde yapılır. Ama Boğaz'da hem vatandaş hem de kamu, istediği gibi boş bulduğu her yeri kaçak yapıyla doldurdu. Bu kaçaklar oluşurken, devletimizin bugünkü yapılanması içerisindeki sorumlu kurumlarının hepsi de bulunuyordu. Her zaman olduğu gibi bugün hükümetin oluşturduğu şey, mevcuda yasallık kazandırmaktır. Ama benim esas üzerinde durmak istediğim konu, mevcuda yasallık kazandırırken, bunu bir rant olarak görmenin çarpıklığıdır. ğ Uygulama nasıl olacak? Şimdi çıkarılacak bir imar affında temel amaç, kaçak yapıların satılarak gelir elde edilmesi. Semtlere göre belki belediyelerin elindeki rayiç bedel bilgilerinden de istifade edilerek fiyatlandırmalar yapılacak. Burada kimseyi memnun etmek mümkün değil. Hükümet diyor ki; buranın fiyatı şudur, içinde oturana ilk teklif. Alıyor musun, almıyor musun? Eğer olumsuz cevap alınırsa, sözkonusu yer açık artırmaya çıkarılacak. Bazı değerli semtler dışında geçerliliği olmayan, uygulama alanı bulunmayan kanunlardan biri haline gelecek olan bu durumdan kimsenin medet ummasına gerek yok. Türkiye ölü yatırımlar kadar ölü kanunlar diyarıdır aynı zamanda. Her dönemden daha şanslı gördüğüm, yerel yönetimler tecrübesinde geçmiş iktidarlarla kıyaslanmayacak bir tecrübe birikimi olan hükümetten daha elle tutulur çözümler ve uygulamalar bekliyorduk. ğ Büyük deprem projesi Ankara'da; kimliğini yitirmiş bölgelerin orman alanları içerisinden çıkarılması, SİT alanlarının yüzde bilmem kaç oranında yapılaşmaya izin verilmesi ve hazine arazileri üzerinde inşa edilen yapıların gecekonduculara satılması gibi konular ekonomik canlanma projeleri olarak gündemdeki ağırlığını korurken adı ciddi, projesi büyük, ancak uygulama alanının ne olacağı belli olmayan bir ihale sonucu daha açıklandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan bir şirket 10 trilyon liraya pilot bölge olarak seçilen Zeytinburnu'nda bir çalışma yapacak. Zemin etütlerinin yanı sıra ilçedeki binaların da tek tek elden geçirileceği proje sonrasında binalara dayanıklılık notu verilecek ve belli sekilde işaretlenecek. Önümüzdeki aylarda başlanacak olan bu çalışmadan sonra durum yine net değil. Gelinecek, etüt yapılacak, binalar taranacak ve işaretlenecek. Ya ondan sonrası? Sonrası belli değil. Başkan Ali Müfit Gürtuna, versinler parayı proje geliştirip uygulayalım anlamında demeçler veriyor. Yani sonrası için kaynak yok, proje yok ve yapacak birim de belli değil. Yine bizim alışık olduğumuz üslupta bir çalışma. 10 trilyonu harcarız ve orada bırakırız!.. (Çarşamba günkü yazımızda çözüm önerilerini dile getireceğiz)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.