Sistemin timsah gözyaşları

A -
A +

Geçen yazımızda Bingöl'de meydana gelen deprem ve ihale yasası ile ilgili görüşlerimizi açıklamaya, kaldığımız yerden devam edeceğimizi duyurmuştum... Şimdi bir deprem yaşandı.. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızı toprağa verdik. Ve adli sürecin başladığını, özellikle bu depremin sembolü haline gelen, Çeltiksuyu İlköğretim Bölge Yatılı Okul binasını yapan müteahhidi aramaya başladık... Müteahhit Bozkuş'un yakalanması ve yargı önüne çıkarılması elbette gereklidir ve lazımdır. Toplumda adalet kavramının oluşabilmesi için suçlu görülenler mutlaka yargı önüne çıkartılmalı. Peki ben şimdi soruyorum. Bu müteahhidin yanı sıra kontrol mühendislerini de mahkeme önüne çıkaracak mısınız? Bu ihalenin kaç para bedelle açık eksiltmeye çıkarıldığını ve ne kadar eksilttiğini neden açık açık duyurmuyorsunuz? Ömür biter, inşaat bitmez Şimdi tecrübeli bir belediye başkanımızın söylediklerini dinleyelim. Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan diyor ki; Bir işi ihaleye çıkardık, müteahhit yüzde 67 kırım yaptı. Yasaya göre kim kırdıysa ona vermek zorundasınız. Şimdi kara kara düşünüyorum. İşi alan bunu nasıl yapacak? İşçinin parasını çalacak, malzemeden çalacak, nalburu dolandıracak. Piyasada dönen çekler ayrı bir dert. Parasını alamayan işçinin durumu ayrı bir dram. Nalbur, mahalle mafyasına gidecek ayrı problem... Sonra deprem geldiğinde hepimiz birlikte müteahhidin peşine düşeceğiz. Tam bir kuralsızlık, iş bilmemezlik hakim. İşin suçlusu malum!.. Yaşanan Bingöl depremiyle çöken kamu binasıyla ilgili olarak da televizyonlarda ve gazetelerde işin suçlusu bulundu, Bingöl'de de bir Veli Göçer afişe edilecek... Bu felaketin sorumluluğu hırsız iki-üç müteahhide mi yıkılacak? Müteahhitlerin suçu yok mu? Elbette çok fazla. Peki ya bu işin diğer suçluları ne zaman belli olacak. Şimdi Bingöl depremiyle yeniden büyük acılar yaşıyoruz. Ama ihaleyi verme becerisini gösterenler, denetim becerisini neden gösteremiyorlar. Bingöl'de de diğerlerinde olduğu gibi kamu binaları çöküyor ya da zarar görüyor. Zira asıl sorgulanması gereken nokta da burası... Neticede yetki diye çırpınan belediye başkanlarımız ile bayındırlık bakanlığı ve alt birimleri aynaya herkesten daha çok bakmalıdırlar... Sağlam raporu Gelin hiç olmazsa bugün artık dürüst davranalım; Bingöl'de, Adana'da, Erzincan'da, Afyon'da, Marmara'da çocuklara ve binlerce insana mezar olan yerlerin zemin etüdünü yaptırmadan yapıya izin belgesini yöneticiler olarak sizler belirlediniz... Hırsız müteahhidi seçerek, bu kamu binalarını onlara inşa ettiren, en önemlisi de yapıları kontrol edip uygundur imzalarını yine sizler attınız! Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri, hasar gören okulların müteahhitlerini incelemeye alarak, eksik malzeme kullanılması, inşa ve planlama hatası tespit edilmesi halinde savcılığa suç duyurusunda bulunulabilmesi için soruşturma dosyaları hazırlayacak. Allah aşkına 40 bin kişinin öldüğü 17 Ağustos depreminden sonra, bütün kamu binaları kağıt üzerinde depreme, dayanıklılık açısından gözden geçirilmiş ve hepsi de sağlam raporu almamış mıydı? Neticede bütün bunları alt alta topladığınızda ortaya sistemin "timsah gözyaşları" çıkıyor... Muhtemel bir deprem için İstanbul'u yönetenler umarım bunlardan ders çıkartıyordur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.