Yatır yatır, nereye kadar?

A -
A +

İnsan belirli bir yaşa gelince neyi kazanıp neyi kaybettiğini daha net görmeye başlıyor. Bu yüzden bir süredir “kazanma hırsına yenik düşmek” cümlesi üzerine düşünüyorum. Kazanmayla başlayıp yenilmekle biten bu cümledeki tezat, hayatımızı özetliyormuş gibi geliyor.

 

Geçen bir bilgisayar oyunu oynarken daha iyi fark ettim. İnsan puan kazanırken bir yandan canı gidiyor. Sadece kazandığın puanlara odaklanırsan, oyunun yarısında yere serilip kalıyorsun. Yani yüksek bir puanla oyunu kaybediyorsun.

 

Yaşadığımız tam da buna benzemiyor mu? Performans notumuzu artırmak için hayat kalitemizde %90’a varan tenzilat yapıyor, öz geçmişimizde satır biriksin diye ömrümüzün en güzel yıllarını harcıyoruz.

 

“Pedal çevirmeye devam et, yoksa düşersin!” veya “İnce bir buz tabakası üzerinde kayıyorsan tek çare hız yapmaktır” türünden cümlelerle psikolojimizi bozdular. Tedavi olarak da reçeteye aç karnına “kendine yatırım” yazdılar.

 

Bu nasıl bir yatırımmış anlamadım! Yatır yatır bitmiyor.

 

Etkin İletişim ve İmaj Eğitimini tamamlıyoruz, hop, Çatışma Eğitimi çıkıyor karşımıza. Çatışmayı bitiriyoruz, Diksiyon ve Beden Dili programı başlıyor.

 

Adam muhasebeci, ileride bir yakınımı kaybedersem sıkıntı olmasın diye Travma ve Yas Terapisi eğitimine katılıyor. Günde iki paket sigara içen adam Nefes Teknikleri eğitimi alıyor. Hayatında yumurta pişirmemiş kişiler Gastronomi Atölyesinde hamur açıp, krema çırpıyor.

 

Gerçekten iyice çıldırdık.

 

Bir ağacın gölgesinde uyuyakalmak, gece yıldızlara bakarak çocukluk günlerini düşünmek, eski bir dosta sürpriz yapmak için kilometrelerce yol gitmek… Bunların hepsi eskide kaldı. Çünkü içimize öyle bir korku salınmış ki gelişemeyeceğiz diye ödümüz kopuyor.

 

Biraz millî takıma benzedik galiba. Hayatın ilk yarısında deli gibi koşturup bir gol atıyoruz. İkinci yarıda koşacak hâl kalmıyor. Üst üste iki gol yiyip turnuvaya veda ediyoruz.

 

 

Bir musibet bin atölyeden yeğdir!

 

 

Çok nitelikli eğitimler var mı? Var elbette. Ama birçok kimse araştırma yapmaya gerek duymadan bodoslama dalıyor atölyelere. Başlığı havalı olsun, ödeme vadeli olsun, sertifika onaylı olsun. Tamamdır.

 

Cehaleti biraz alsın da ne baki kalıyorsa kalsın! Çok önemli değil yani.

 

Kurgu problemlere kurgu çözümler sunan bu eğitim programlarında sadece havalı cümleler yükleniyor insanlar. İş görüşmelerinde elimiz güçlensin, dostlar atölyede görsün hesabı koşturuyorlar.

 

Bu arada biriktirdiğimiz sertifikalar neredeyse arşa değecek ama gerçek bir problemle yüzleşince marş basmıyor. Çünkü hayata hazırlanalım derken hayatı yaşayamıyoruz. Bisiklete binmeyi kitaptan okuyarak öğrenmek gibi bir şey işte.

 

Bu eğitimlerin ne kadar işe yaradığını zihnimizde somutlaştırmak için birkaç hayalî diyalog yazdım. Buyurun, hep birlikte okuyup sinirlenelim!

 

     ***

 

- Hayatım, akşam komşuları çağırdım çaya. Kaçta gelirsin bugün?
- Ne komşusu ya? İş yerinde “Sosyalizasyon Sürecinde Etkin İletişim” çalıştayı var bugün. İptal et.

 

     ***

 

- Canım, hafta sonu çocukları da alıp şöyle güzel bir pikniğe gitsek mi?
- Maalesef pazar günü online “Etkili Ebeveynlik” atölyesine katılacağım. Siz çay yapıp siteye inersiniz.

 

     ***

 

- Arkadaşlar, farkında mısınız bilmiyorum ama Can Bey hastanede bir haftadır. Yarın sabah bir ziyaret etsek mi?
- İyi olurdu ama yarın sabah “Farkındalık Eğitimi” var takvimde. Çiçek yollayın bir tane.

 

     ***

 

- Erkan Bey, eşim çok rahatsız da… Yarın sabah hastaneye götürmem gerekiyor. Acaba “İşletmelerde Mobbing ile Mücadele” eğitimine katılmasam olur mu?
- Saçmalama arkadaşım! Bir dünya para verdik biz o eğitime. Mazeret istemem, geliyorsun!

 

     ***

 

- Salih Hocam, bu haftaki yazıyı hâlâ göndermediniz. Bir sıkıntı mı var acaba?
- Kusura bakmayın. “Zaman Yönetimi” konusunda bir eğitime katıldığım için yetiştiremedim yazıyı. Arşivden bir tane gönderiyorum hemen.

 

Çok iyi ya!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Mehmet GÜNEŞ 2 Eylül 2024 17:04

- Mehmet Bey, mutfakta işim var, çocukların pijamalarını giydirip yatırır mısın lütfen, - Hayatım, artık kendileri giyip yatsınlar bi zahmet, ben gazete okuyorum, "Yatır yatır, nereye kadar?" başlıklı çok güzel bir yazı var!

bekir yenipazarlı25 Temmuz 2024 11:08

yolmaya devam ediyorlar

Nigar25 Temmuz 2024 05:14

Ne kadar haklısınız.Guler misin ağlar mısın bu vaziyetlerimize bilemedim.Kendinizden verdiğiniz örnek harika olmuş,ahvalimizi özetlemiş.