Başka ne yapabilirdim ki!..

A -
A +

“Benim yanımda, belki de benden yaşlı, evli barklı bir adamın gururuyla oynanmıştı...”

 

Oyıllarda bankalar müşterilerine, bankaya yatırılan para için, vadeli bile olsa, şimdiki gibi, fazla bir faiz vermiyorlardı. Bizim hesaplarımızda, bir hayli para hareketi vardı. Bunu da gerek personel, gerekse banka müdürü biliyordu...
Bir gün, banka müdürü beni odasına çay içmeye davet etti. Kredi ihtiyacım olup olmadığını sordu. Bana, çok düşük faizle sanayi kredisi verebileceğini söyledi.
Ben sanayilik bir iş yapmadığımızı söyleyince, işlenmiş ve fırınlanmış gürgen kereste sattığımızı, iş yerimizde her türlü makinenin, bu arada hızarın da olduğunu söyledi.
Belli ki, müdür bana iyilik yapmaktan daha çok, müşteri olarak beni kazanmak ve sürekli olarak bankasıyla çalışmamı sağlamayı düşünüyordu.
Kısacası, beni kredi almaya, alacağım parayla bir binek araba satın almaya ikna etti. Gerçekten de binecek bir arabamız yoktu, hele İsveç’teki ulaşım ile Antalya’daki durumu kıyaslayınca, buna ihtiyacımız olduğunun farkındaydık. Bunun üzerine, müdür bey bana bir memur göndereceğini, evrakları imzaladığımız takdirde kredinin hazır olacağını söyledi...
Bir gün büroda otururken bankadan tanıdığım ve ilişkilerimin son derece iyi olduğu, üniversite mezunu, evli ve çocuğu olan, bankanın ekspertis işlerinden sorumlu memuru geldi ve bana ekspertis raporu hazırlayacağını söyledi.
Benden hızar makinesini kullanmamı istedi. Yeni olduğum için onun istediği şekilde kullanamadım. O da çayını içip gitti.
Birkaç gün sonra bankaya gittiğimde, müdür bey krediyi sordu. Durumu anlatıp sonucu bilmediğimi söyledim. Beni odasına davet etti. İlgili o memuru da çağırmış. Dosyayla içeri girdi. Ona kredinin ne olduğunu sordu. Memur da gayet kibar bir şekilde olumsuz rapor verdiğini söyledi.
Müdür müthiş sinirlendi. Otoritesinin sarsıldığını düşündü:
Benim yanımda; “Ben seni oraya teftişe göndermedim, fikrini de sormadım. Senin yapman gereken, dosyayı düzenleyip Osman Beye imzalatmaktır. Hemen, şimdi, gereğini yap!” dedi.
Olup bitenlerden son derece rahatsız olmuştum. Benim yanımda, belki de benden yaşlı, evli barklı bir adamının gururuyla oynanmıştı. Midemde bir sancı başlamış, âdeta kıvranıyordum.
Büroya gelip müdür beyin sekreterini telefonla aradım ve kredi almaktan vazgeçtiğimi bildirdim. Başka ne yapabilirdim ki!
 Asst. Prof. Dr. Osman Nuri Yıldırım 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.