"Çaya boya mı kattın sen?"

A -
A +
“Ne iş yaparsanız yapın, Allah’tan helal kazanç isteyin çünkü ötekinin hayrı olmuyor...”
 
İstanbul’a geldiğim ilk yıllarda halamın oğlunun yanında garsonluğa başladım.
Çay dağıtıyordum. Görünüşü kolay ama zor meslektir çaycılık.
Belli bir çevrede çay götür boşları topla sandalyede oturmaya hasret kalırsın...
Zordu ama işimde sebat etmem gerekiyordu. Bir sene sonra iyi bir çaycı olup çıkmıştım. Ustamın işlerine de yardım etmeye çay demlemeye, kahve yapmaya alışmıştım artık.
Bu arada halamın oğlu, ilk zamanlarda beni bir yere gönderir “çay boyası” dedikleri kırmızı bir tozdan aldırırdı.
Çocuk aklımla “çayın iyi dem vermesi için gerekli” zannederdim.
Halamın oğlu zaman zaman demlediği çaya bu tozdan belli bir miktarda karıştırırdı.
Bir gün ustam resmî bir iş için çay ocağını bana bıraktı. Sabahleyin erkenden gelip çayı demledim. Güzel olması düşüncesiyle bir miktar da çay boyasından kattım. 
Belli bir vakit sonra çay servisine başlayacakken şaşırdım. Bu çaya ne olmuştu böyle? Bir damla demin üzerine bembeyaz su doldurduğum hâlde çay simsiyah çıkıyordu.
Benim çok şaşırdığımı gören bir esnaf yanıma yaklaşıp “ne var?” diye sorunca yaptıklarımı anlattım.
Adamcağız meğer bu işin sahtekârlığını biliyormuş:
-Evlat ustan o boyayı, ilk deme değil ikinci ve üçüncü deme katar. Hem de bu kadar atmaz. Sen ilk deme döktüğün gibi ölçüyü kaçırmışsın. Çay zift gibi oldu tabii.
O zaman anladım ki halamın oğlu da olsa usta sahtekârlık yapıyordu. Ertesi gün geldiğinde dedim ki:
-Usta senin yaptığın helal kazanç değil.
Yaşadığımı anlatınca kızardı, bozardı; hemen kendine çekidüzen verip cevabı yapıştırdı:
-Sen dürüstlüğünü kendine sakla. Öyle yapmazsak evin yolunu bulamayız biz!
Ertesi gün ustanın yanından ayrıldım. Başka bir çay ocağında işe başladım...
Aradan yıllar geçti. Ben askere gittim. Asker dönüşünde baktım ki iflas etmiş. Şimdi kendisi başka bir semtte bir çay ocağı açmış ama hile yapmaktan vazgeçmiş mi bilemem.
Bir ara benim kahvede bile çalışmıştı da “hile yapmadan nasıl kâr elde ediyorsun?” diye sormuştu. Rabbim cümlemizi kanaat edenlerden eylesin...
            Rumuz: “Şükürler olsun”-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.