"Gölgemiz camdan görünmesin" diye!..

A -
A +
"Biz, daha hava kararmaya başlamadan perdelerimizi çeker, evin ışıklarını ondan sonra yakardık..."

Babaanne anlatmaya devam ediyordu:
"-Yavrum, bizim zamanımızda saygı olduğu için sevgi de hep yanı başında olurdu. Sevgi var oldukça da depresyona giren olmazdı.
-Yani?
-Yemekler lezzetliydi, uykular dinlendiriciydi. Ben depresyon dediğiniz o şeyi ilk defa şehirde duydum.
Torun bir kahkaha daha attı:
-Depresyon demek ki köylere uğramıyormuş.
Babaannesi de gülümsedi:
-Doğru aslında dedi. Hatta köyümüzde bir tane akıldan mahrum birisi vardı. "Deli Erdal" derlerdi. İnan olsun o bile o kadar mutluydu ki, anlatamam. Akşama kadar sokakta çocuklarla oynar, acıkınca hangi kapı olursa olsun bir kapıyı tıklatır seslenirdi:
"Aba acıktım!", "Aba bir su ver!" derdi.
Verilen ekmeğin ne olduğuna bakmaz, içtiği suyun bardak mı çanak mı olduğuna aldırış etmezdi. Zaten herkes de ona kendi yediğinden içtiğinden verirdi. Hangi kapıyı çalsa, boş çevrilmezdi.
Saçı uzadığında köyün berberi çağırır tıraş ederdi. Hamamda, hamamcı arada bir çağırıp yıkardı. Cumaları esnaf elinden tutar, namaza bile götürürlerdi. Yani hiç kimse onu dışlamazdı.
-Ne iyi insanlar varmış eskiden be.
-A güzel yavrum şehirde kimse bunlara dikkat etmiyor. Şimdi evlerde bile saygı yok!
-O ne demek öyle anne?
-Baksana kızım akşam olduğu hâlde kimse evin perdesini çekmiyor. Neredeyse bütün evlerin içi görünüyor ama kimse o hâlden çekinmiyor. Biz perde çekmeden evin ışıklarını yakmazdık.
Geceleri perde kapalıyken üzerimizi değiştirirken kendi odamızda bile ışığı söndürür, yere çömelir öyle üzerimizi değiştirirdik. Gölgemiz dışarıdan görünmesin diye!..
Gelini, oturduğu yerden kalktı, mahcup bir eda ile salonun perdelerini çekti.
"Evin edebi, önce perdesinin çekilip çekilmediğinden belli olur" derdi büyüklerimiz... Evler, kocaman duvarlarla çevrilmiş avluların içinde olduğu hâlde bile hiç kimse çamaşırlarını ulu orta asmazdı. Ev halkından bile çekinilirdi.
Ben daha küçükken giydiğim şalvarı ipe rastgele asmışım da anam gelip dedi ki:
"Kız, şalvarın ipte ulu orta asılı durur mu? Bir daha öyle asma! Çamaşırların en arkasındaki ipe as! Üstüne uzun bir havlu ser gömlek as, tülbent ört bir şey yap. Çamaşır ipinde ne olduğu belli olmasın... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.