“Bir isim var ve karşısında kimse yok. Soruyorlar yine tercüman aracılığıyla: Bu kimse nerede?”
Bayırbucak Türkmenlerine yardım götüren konvoyda yaşananları dinlerken tüylerim diken diken oldu:
“Bizim orada bugün bile Türk Birliğimiz var. Türk Birliğinin bölgedeki insanlara yardım görevleri de var. Etraftan bilgiler ediniliyor ve bu bilgiler gelip birliğin merkezinde değerlendiriliyor. İşte nerede ne gibi rahatsızlık var, nerede kimin neye ihtiyacı var…
Bu ülkenin Mehmetçiği halen orada bu tür organizasyonları devam ettirmektedir. Halen yardıma muhtaç ailelere yardımda bulunuyor. Halen okulları, kümbetleri mescitleri onarıyor. Çocuklara elbiseler götürüyorlar.
2008 veya 2009 yıllarında yine bir Bosna Hersek’te bir Türk köyü… O Sırp saldırısı sırasında köylerini bırakıp bu yüksek yerlerde kendilerine yeni yurt edinmiş bir kısım köylü… Halen yardıma muhtaç durumdalar. Savaşta kimi anasını kimi babasını kimi evladını kaybetmiş. Kimi tüm ailesinin acısıyla mecnun olmuş kimi canını kurtarmak için malından olmuş… Velhasıl yürekler yaralı gönüller kederli ve imkânlar kısıtlı…
İşte Bosna’daki Türk LOT evleri bu aileleri sadece can ve mal güvenliğini koruyup kollamakla değil aynı zamanda onların yardıma muhtaç olanlarının ihtiyaçlarına da derman olmakla görevli. Aynı zamanda Türk Kızılayı ile koordine içindeler. Adresi verilen köylere Türk Kızılayı sessiz tekerlek izleriyle ulaşıyor…
Verilen adresteki köy işte şu karşı yamaçta… Yol yok iz yok denilse yeridir. Ama ne olursa olsun oradaki Müslüman Türk’e yardım gidecektir… Tırmanıyor araç ve meşakkatli yolculuk köyün küçük meydanında son buluyor.
Aracın etrafını saran köylüye tercümanlar aracılığıyla isimleri tek tek listede işaretlenerek yardım paketleri teslim ediliyor. Bütün yardım tamam… Ama bir isim var ve karşısında kimse yok… Soruyorlar yine tercüman aracılığıyla:
“Bu yardım alacak kimse nerede?”
Cevap:
“O bir yaşlı kadıncağız, evi de köyün öte yakasında. Eğer bize teslim ederseniz biz götürür veririz kendisine.”
Yardım konvoyunda bulunan iki subayımız önce birbirine bakıyor. İki kartal bakışlı göz anında aynı kararı veriyor.
İkisi birden birer koliyi sırtlandığı gibi gösterilen istikametteki eve yürümeye başlıyor. Peşinden birkaç çocuk, “işte şu ev komutanım” diyerek onlarla birlikte yürümenin sevincini yaşıyorlar…
Ne subaylar biliyor neyle karşılaşacaklarını ne Kızılay ekibi!.. DEVAMI YARIN