"Kim doğru yaptı bilemiyorum!.."

A -
A +
"Annesinin karnını kendi elleriyle doyuruyor... Yiyeceğini içeceğini özenle hazırlıyor onu el bebek gül bebek yatağında istirahat ettirdikten sonra işine gidiyordu..."

Emekli olduktan sonra Ankara'ya kızımın yanına misafirliğe gitmiştim. Bir iki hafta sonra öğrendim ki kızımın alt katındaki komşu kadın hasta imiş. Ziyaretine gitmek iyi olurdu. Bizim oturduğumuz dairenin iki kat aşağısında kalıyordu. Yaşlıydı ama ondan daha vahim olanı felçliydi... Bir tek sağ elinin parmaklarını hafifçe oynatabiliyordu. Bir de zar zor da olsa konuşmaya çalışıyordu...

Ben yanına geldiğimde çok sevindi. Yalnızlığından olsa gerek her gün yanına gelmemi istiyordu. Ben gittiğimde onun için büyük bir değişiklik oluyordu...

"Ne olur her gün gel!" diyordu. Doğrusu çevreye alışana kadar ben de sıkça gittim ziyaretine. Her gittiğimde "Ne olur biraz daha kal" diyordu.

Yalnızlık çok zordu ama onunki yalnızlıktan da öte yatağa mahkûm olmaydı... Üstelik hiçbir ihtiyacını kendisi gideremiyordu...

Ama dikkat ettim. Eli yüzü tertemizdi... Odası ter temiz... Yatakları mis gibi kokuyordu. Çarşafları kar gibiydi... Bu her gittiğimde böyleydi.

Soracaksınız tabii nasıl oluyor diye? Onun bir kızı vardı... Kızının evinde kalıyordu... Kızının da çocukları vardı... Hepsi bir aile idi. Kızı çalışıyordu... O bakımdan gündüz yanında kalamıyordu...

Ama kızcağız her gün annesinin kişisel temizliğini hiç üşenmeden yapıyordu... Yıkayıp paklıyordu... Çamaşırlarını değiştiriyordu... Yatağını çarşafını yorganını yastığını pırıl pırıl değiştiriyordu... Misler gibi hazırlıyordu...

Bu bakım bir gün değil beş gün değil beş ay değil... Tam üç senedir böyleydi... O kızcağız annesini pamuklara sarmalıyordu... Onu el bebek gül bebek istirahat ettirdikten sonra işine gidiyordu...

Kadıncağızın torunları koca koca çocuklardı... Ama o çocuklar da bir günden bir güne anneannelerine öf bile demiyordu. Merak edip sordum:

Damadın ne diyor? O da bir şey demiyor mu?

"Demez olur mu? O beni eve almak istemedi. Damadım istemeyince ben de 'gelmek istemem kızım' dedim. Evlerinde huzursuzluk çıksın istemedim. Ama kızım 'dünya bir yana sen bir yanasın anne' dedi... Çaresizdim. Gitmek veya kalmak gibi bir gücüm yoktu. Derken kızım kocasından ayrılıp bana ayrı bir ev tutup bakmaya başladı. Çocukları da annesinin yanına geldiler. Yaşadığıma mı sevinsem, kızım benim için yuvasını bile hiçe saydı ona mı üzülsem bilemiyorum..." diyordu.

Rumuz: "Huzur"-Ankara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.