Olan var olmayan var...

A -
A +
"Babaanneciğim senin bu söylediklerin internette yok hiç... Çok enteresan geldi bana!.."

O zamanlar 12 yaşlarındaydım. Annem bunları bir öğretmen gibi anlatıyordu.
Şimdi öyle mi? Geçen bir nefes alayım diye balkona çıktım, karşı komşu çamaşırları asmış ulu orta. Ben utancımdan içeri girdim.
Bugün yemekler dışarıda yeniyor göz hakkını kimse umursamıyor. Çarşı pazardan alınanlar ulu orta eve taşınıyor. Olan var olmayan var... Göz hakkı oluyor bu yenilenlerde... Hiç şifa olur mu başkasının ağzının sulandığı yemekte yavrum?
Sevgili Peygamberimiz "Yemeğinizin kokusu ile komşunuza eza etmeyiniz" buyurmuştur. Elbette ki bu yenilenler yiyene de sıkıntı veriyor. Sonra da depresyon, bunalım diye yakınıyorlar.
Evin bir edebi daha vardır ki içinde yaşananlar, asla dışarıda anlatılmazdı. Yenenler, içilenler, muhabbetler, kavgalar... "Kol kırılır yen içinde" denilirdi. Bu da evin iffetinden sayılır ve hiç kimseye anlatılmazdı. Bu yüzden problemler ev içinde kolaylıkla çözülürdü.
Torunu:
"- Babaanneciğim senin bu söylediklerin internette hiçbir yerde yok... Çok enteresan ya" dedi:
"Şimdi feysbuk diye bir paylaşım alanı var. Herkes gittiği ortamı, yediği içtiği gezdiği mekânı çekip internette paylaşıyor."
"İnsan hiç yediğini içtiğini söyler mi?"
"Ah babaanne sen bir bilsen şimdi neler yayınlanıyor feys'ten..."
"-Tövbe de yavrum, sen neler diyorsun? Kıyamet yaklaştı desene! Biz kocalarımız ile yan yana yürümeye ar ederdik. Dul kalanlar, kocası şehit olanlar var, evlenemeyenler var. Onların gönül yaralarına tuz basmayalım diye... Kocalarımızın bir iki adım gerisinden yürürdük...
-Şimdi sevmeler de ulu orta babaanne dövmeler de... Aile içi şiddet bile sokak ortasında.
"Evin bereketi, büyüklere saygıdadır. Evin iffeti, örtülen perdedir. Sevginin iffeti, gizliliktedir. Gözün iffeti, göz kapaklarındadır. Utanma, hayâ, imandandır. Hayânın makamı gözdür. Bu yüzden hem gözümüzü korumak hem göze hitap edenleri sakınmak gerekir."
Gelini itiraf eder gibi iç çekti:
"Haklısın canım anneciğim, bana kaynana değil annelik eden güzel anneciğim... Ben de senin gibi düşünüyorum, insanlık iffetini kaybettikçe buhranı da arttı" dedi.
Torunu elindeki kaşığı sessizce bırakıp:
"Ben babam gelince yemeğe başlayacağım, anneciğim!" dedi.
Babaanne söylediklerinin biricik gelini ve torunu üzerindeki etkisine sevinerek sessiz bir şekilde Allah'a hamd ederken kapının zili çalıyordu... Bu, babanın zil sesiydi:
              Kadir Çatal-İskilip
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.