“İstişâre ile gelen hatâ, istibdâdla (zorla kabûllendirme ile) gelen doğrudan daha iyidir”
Debbâg Abdurrahmân hazretleri Mâlikî mezhebi âlimlerindendir. 605 (m. 1208) senesinde Tunus’un Kayravan şehrinde doğdu. Başta Kâdı Ebû Zekeriyyâ Yahyâ el-Berkî olmak üzere, birçok âlimden ilim tahsil etti. Hadîs, fıkıh, tasavvuf ve târih ilimlerinde büyük bir âlim olarak yetişti. Tasavvuf ilmini, Sûfî Ebû Muhammed Abdüsselâm bin Abdülgâlib el-Murtâtî el-Kayravânî’den öğrendi. 699 (m. 1300) senesinde Kayravan’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
İstişare, bizzat rüşd ve hidâyet yolu, kapalı kalan görüşün açıklanması ve ortaya çıkmayan doğrunun anahtarıdır. Dînimiz bizi buna teşvik etmiş ve halkı istişâreye davet etmiştir. Allahü teâlâ, Hazreti Peygambere hitaben Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Uhud savaşında sen, Allahtan gelen bir merhamet sayesindedir ki, onlara (Eshâba) yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, muhakkak onlar etrâfından dağılıp gitmişlerdi. Artık onları bağışla ve kendilerine Allahtan mağfiret dile. İş husûsunda onlarla istişâre et. İstişâreden sonra da bir şeyi yapmaya karar verdin mi, artık Allaha güven. Gerçekten Allah tevekkül edenleri sever” buyurmaktadır. (Âl-i İmrân-159)
Hasen-i Basrî hazretleri bu husûsta şöyle diyor: “Cenâb-ı Hak Peygamberine istişâreyi emretmiştir ki; doğru görüşe kavuşsun ve onunla amel etsin diye.”
Ed-Dahhâk ise; "İstişâreyi Hazreti Peygambere, onda faziletin bulunduğunu, faydasının kendisine döneceğini bildiği için emretmişti” diyor. Dahhâk şöyle devam ediyor: “Keskin ve isâbetli fikirlerden, saf ve berrak düşünceden, mümkün olan bir şey kaçamaz. Caiz olan gizlenemez. Hatalı da olsa görüşünü zorla kabûl ettiren kimse, doğrudan uzak, hatâya daha, yakındır. Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); (Allaha imândan sonra aklın başı, insanlara dostluk etmektir ve kat’î görüşten vazgeçmektir. Hiçbir kimse, istişâreyle helak olmamıştır. Cenâb-ı Hak kulunu helak etmek isteyince, önce onun görüşünü helak eder” buyurdular.
Peygamber Efendimiz başka bir hadîs-i şerîflerinde; “Akıllarınızı mütâlâa ile durulayın, işlerinizin halli için istişâreye başvurun” buyurmuşlardır. Bazı âlimler de; “İstişâre ile gelen hatâ, istibdâdla (zorla kabûllendirme ile) gelen doğrudan daha iyidir” buyurdular.
Yine hikmetli konuşan âlimler dediler ki: “Senin reyinin yarısı Müslüman kardeşinindir. Reyini tamamlamak için kardeşinle istişârede bulun.”
Vehbi Tülek'in önceki yazıları...