İlim kalp gönül üzerine -1-

A -
A +
İnsanın karakteri plakası gibidir. Bunların hepsine birden “ahlâk” denir. ‘Nasıl bir ahlakı var?’ diye sorulduğunda verilecek cevap bir bakıma kişinin karakterinin tanımlanmasıdır. Eğer sınırsız isteklerini kontrol edemez de onun esiri olursan sendeki karakter şöyle şekillenecektir:
Hayâsız, utanmaz, hırsız, yaltakçı, münafık gibi…
Eğer isteklerini kontrol eder de onu yönlendirebilirsen sendeki karakter şöyle şekillenecektir: Kanaatkâr, hayâ ve namus sahibi, zarif, kibar, efendi gibi…
Yine aynı şekilde öfkene esir olursan sende karakterler şöyle şekillenir: Kibirli, pervasız, polemikçi, kavgacı, insafsız, zalim gibi. Yok eğer öfkeni kontrol edebilirsen sende karakterler şöyle şekillenecektir: Soğukkanlı, affedici, babacan, yiğit, cesur, cömert gibi...
Peki şimdi şöyle bir bak çevrene… Böylesi karaktere sahip olanlar toplumda öne çıkmışlar değil mi? Yani bu kimseler saygınlık kazanmış. Şimdi bu öğrendiklerini istersen dinî çerçevede de örneklendirelim mi? Tanımlayalım istersen… Bak şimdi günah denilen şeyler nasıl şekillenmeye başlıyor?
İşte bir kimsede kötü ahlâk oluştuğunda dinî açıdan da günaha da kapı aralanmaya başlıyor.
Eğer sen günahın ne olduğunu veya nelerin günah olduğunu öğrenmek istersen Ehl-i sünnet âlimlerinin eserlerinden aktarılan fıkıh ve ilmihal kitaplarına bakmalısın. Orada hepsi tek tek anlatılmıştır.
Mutasavvıflar derler ki; kalp, parlak bir ayna gibidir. Kötü ahlâk ise bu aynanın parlaklığını örten leke ve is gibidir. Her bir günah o parlaklığı sürekli karartır. Hani dinî literatürde zulmet diye bir kelime vardır. Merak eder araştırırsan bulursun. İşte bu karartıların her birine verilen isimdir bu.
Bu karartı sebebiyle kalp parlayamaz veya parlaklığını kaybeder. Kararır. Öte yandan her bir nur, yani sevap ne yapar? Hem kalp aynasını parlatır hem günah lekesini temizler.
İşte bu sebeple hadis-i şerifte buyrulmuştur ki:
“Günah işlememeye ve kalp aynanı karartmamaya çalış. Ola ki bir günaha düştü isen hemen tövbe et ve o günahtan oluşan is pası ortadan kaldırmak için sevap işle ki, o lekeyi silsin yok etsin!”
         Akif İnan İzgördü
 
 
ŞİİR
 
           Ruhuma çığ düştü
 
Kalbim kırık kendime, kayan bir yıldız gibi,
Fikrim diken zikrime, tat bilmeyen dil gibi.
Boş kuyu yağmur bekler, ben beklerim kuyuyu,
Ruha dolan gözyaşı, vuslata hasret gibi
 
Vuslatsız hayaller gönül kuyusuna düştü.
Umman sandım, nasibime damla düştü.
Kendi içime kar yağdı, ruhuma çığ düştü.
Hislere yıldızsız gece, gözlere yaş düştü.
 
Figan fırtınası ruhuma yıldırımla vurdu.
Nefsim, alevli gemiye susuz pusu kurdu.
Yaş bitti, dinmeyen yâdımın hicran yurdu,
Beden Halepli, bu canı felek arşınsız vurdu.
 
              Yavuz Selim Bulut
 
 
 
 
 
BİTKİLERİN DİLİ
 
PORTAKAL: Portakal yemenin tam mevsimidir ve faydaları saymakla bitmez... Portakal C vitamini deposudur hoş kokuludur. Sadece C vitamini değil, B vitamini, magnezyum, kalsiyum, lifler açısından da hayli zengin bir meyvedir… Portakal aynı zamanda çok lezzetledir. Ama özellikle de bu mevsimde insanın vücuduna inanılmaz faydaları vardır. Orta boy bir portakal günlük C vitamini ihtiyacını çok rahat karşılamaktadır. Portakal aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirerek grip gibi nezle gibi bu mevsimdeki rahatsızlıklara karşı koruyucu meyvelerimizdendir. Portakalda ayrıca bol miktarda lif bulunur. Diyabet hassasiyeti olanlar için de glisemik yükü yüksek değildir. Bu nedenle diyabetik kimselerin de güvenle tüketebileceği bir meyvedir. Ayrıca portakal kolesterolün düşürülmesinde de olumlu rol oynar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.