Bir senenin daha dolmasına sayılı günlerimiz kaldı. 2022 senesine girince bu yazımı okuyanların hayatından da geçen bir parça kopup gitmiş olacak… 2021 senesinden bu yana hayatta değişen ne oldu? Hayat biçimleri değişti, zaman değişti, istekler değişti, gelenek görenek örf anane töre ne varsa, ya bozulmaya başladı ya hayatına yenilikler katarak kendini tekrarladı...
Buraya kadar hemfikiriz değil mi? Zamanla isteklerin ve çağın hayatımıza soktuğu kavramlar ile değişimlerin yaşanması kadar normal ne olabilir ki? Aslında bu konuya “öyle değil” diyenlerdenim ben. Yazımın başında her ne kadar değişimlere yer verdiysem de hiçbir zaman bu tezi savunanlardan olmadım ve olmayacağım da. Yazdığım unsurları tabii ki de kabul ediyorum. Sizler de kabul ediyorsunuzdur lakin hayatta ne değişebilir ki?
İlk insandan bu yana soluduğumuz hava aynı. Doğan güneş aynı, akşamları çıkan ve sabahları yerini devreden ayın doğuşu aynı değil mi? O zaman hayatta değişen hiçbir şey yoktur. Hayatı biz değiştiriyor ve zorlaştırmaya çalışıyoruz. Her ne kadar hayatımıza giren teknolojik unsurlar telefon, bilgisayar ve daha nice teknolojik kavramlar gün içinde hayatımızı kolaylaştırsa da bizleri bir o kadar da birbirimizden koparıyor. Bunca yıllık geleneklerimizi “bu devirde de böyle şeyler kaldı mı?” diyerek yok eden de bizleriz. Ama suçu her zaman olduğu gibi bu çağa atarak artık çağımızın gereği diyerek işin içinden çıkanlar da bizleriz. “Nerede o eski günler?” diye hayıflanan dedelerimizin, ninelerimizin konumuna bizler de düşeceğiz oysa değil mi? O yüzden “ne değişti bu hayatta” derim ben. Bence değişen hayat değil, insanların düşünce ve hayatlarıdır. Hayatın gerçeklerini bizlerden her geçen gün uzaklaştıran ve bu hatayı durmadan içinde bulunduğumuz çağa atan da bizler…
Biz biz olalım çağın getirdikleri ile bilgilenelim ve yeni ufukları açmaya yardımcı olalım. Ama kendi örf ve ananelerimize de sahip çıkalım. İçine her geçen gün daha çok düştüğümüz teknolojik devrimler ile kendi geleneklerimizi yıkmak yerine onlara daha çok sarılarak sahiplenelim...
Mustafa Terzi
ŞİİR
Sağlık
Deseler ki bize “sana bir soru,
Sağlık mı istersin yoksa para mı?”
İyi düşünerek ver kararını,
Bir daha bulamazsın böyle bir anı.
Düşünme payın var, birazcık düşün
Vereceğin cevabın sonunu düşün.
Sana bırakıldı hüzün ve gülüşün
Haydi, bekliyoruz söyle cevabın.
Cevap veriyorum iyi dinleyin.
Sağlıksız parayı ben ne edeyim,
Kararım sağlıktır onu isterim.
Para kirdir lekedir sağlık tercihim.
Süleyman sağlığı istiyor Hak’tan,
Hiçbir şey değerli olmaz sağlıktan.
Yüce Allah düşürmesin elden ayaktan
Allah mahrum etmesin bizi sağlıktan.
Süleyman Usta-Espiye/Giresun
SAĞLIK OLSUN
ANKİLOZAN SPONDİLİT: Genelde erkeklere özel bir hastalıktır. Ankilozan: Eklem birleşmesi, Spondilit: Omurga iltihabı anlamına gelir. Ankilozan spondilit: Özellikle omurgaları tutan, ağrılı, ilerleyici kronik romatizmal bir hastalıktır. Esasen omurgayı etkilemekle beraber, diğer eklemleri, kiriş ve tendonları da (kasların kemiklere yapıştığı bölüm olan bağları) etkiler. Nadiren göz, akciğer, bağırsak ve kalbi de etkileyebilir. Söz konusu bu eklem, tendonlar ve kirişlerde başlayan iltihaplanma, ankilozan spondilitin de başlangıcını oluşturur. Bu rahatsızlıkta en sık etkilenen bölge leğen kemiği bölgesidir. Ama bel, göğüs ve boyundaki kemikler de farklı zamanlarda etkilenebilir. Zaman içerisinde kuyruk sokumundan başlayıp, boyna kadar uzanan tam bir tutulum da olabilmekte fakat bu derece bir tutulum nadiren gerçekleşmektedir.