Esad başkalarıyla anlaştıysa…

A -
A +

Birinci Selim komutasındaki Osmanlı ordusunun, Mercidabık Muharebesi'nde (1516) Memlük ordusunu yenilgiye uğratmasıyla tüm Suriye ve Filistin toprakları Osmanlı Devleti'ne katılmıştı.

 

Halep ve Şam eyaletleri de bu zaferin ardından kuruldu.

 

Ta ki 400 sene sonra, yani 1916 yılında Britanya ve Fransa tarafından imzalanan, Rusya ve İtalya tarafından da onaylanan Sykes-Picot gizli anlaşması, Birinci Dünya Savaşı ile yürürlüğe konulana dek...

 

Koca bir imparatorlukla birlikte, bugünkü Suriye topraklarını da kaybettik.

 

Üzerinden bir yüzyıl daha geçtikten sonra, bugün Üçüncü Dünya Savaşı’nı ve yeni planları konuşuyoruz.

 

***

 

Bugünün ayak seslerinin duyulduğu 2010’da Suriye’de iç karışıklığın başlaması ile birlikte, sınırımıza kurulmak istenen ‘teröristan’ gerçeğiyle yüzleştik.

 

Ve daha ilk günlerden itibaren, buranın, terör örgütleri eliyle Büyük İsrail hayaline hazırlandığını söyledik.

 

Cumhurbaşkanı’mızın geçenlerde TBMM açılışında açıkça ifade ettiği ‘savaşın kapımıza yaklaştığı’ uyarısı kimilerinde şok etkisi yapsa da, sürpriz değildi.

 

Şimdi önemli olan sahayı doğru okumak ve doğru adımları, zamanında atmak.

 

Sahada, cevabı bulunamayan pek çok tuhaf soru var.

 

***

 

Mesela, Rusya ve İran.

 

İsrail, başkent Şam dâhil, Suriye’deki pek çok yeri senelerdir vurduğu hâlde Esad rejiminin ve Suriye’de konuşlu İran ile Rusya’nın buna bugüne kadar hiçbir karşılık vermemesi gibi!

 

İran, kendi toprağı olan konsolosluğu vurulduğunda dahi İsrail’e misillemede bulunmadı.

 

Diyelim ki Esad rejimi ve İran’ın elindeki Rus S-300 sistemleri İsrail’e karşı yetersizdi...

 

Peki, Rusların Lazkiye’de konuşlu S-400’leri ve elektronik harp sistemleri ne işe yarıyordu?

 

Bunlar müttefik değil miydi?

 

Bilindiği kadarıyla Lazkiye’de iki S-400 ve üç S-300 taburu bulunan Ruslar, geçtiğimiz hafta üslerinin hemen yakınını bombalayan İsrail’e karşı bugüne kadar neden bir kere bile bu sistemleri ateşlemedi?

 

***

 

Bir başka tuhaflık da İsrail adına kurulmaya çalışılan ‘teröristan’ ile ilgili…

 

Bir taraftan ABD, terör örgütü PKK/YPG’yi Türkiye’den korumaya çalışırken, öbür taraftan aynı tavrı Rusya ve İran sergiliyor!

 

2019 yılında mutabakat metni imzalayıp söz verdikleri hâlde, Ruslar bu terör örgütünü Tel Rifat ve Menbiç’ten çıkarmadı.

 

Türkiye, özellikle Gazze’deki soykırımının ardından yaklaşan İsrail tehdidine dikkat çekerek, Rusya öncülüğünde Suriye ile iş birliği yapmak istedi, henüz burada da mesafe alınmadı.

 

Sykes-Picot gibi aralarında yeni bir gizli anlaşma mı var, onu da bilmiyoruz.

 

Bildiğimiz tek şey var, üzerimize yaklaşan tehlike.

 

 

 

 

 

***

 

İsrail adım adım Suriye’ye ilerlerken, koltuğunu Sykes-Picot’çulara borçlu Esad’ın uzattığımız eli havada bırakması düşündürücü!

 

Lübnan’ı, Yemen’i, Suriye’yi yutulmaya hazır lokma hâline getiren İran’a ne kadar güvenilir, orası da muamma…

 

Elbette biz Filistin’in de, Lübnan’ın da, Suriye’nin de, İran’ın da, Irak’ın da toprak bütünlüğünün korunmasını isteriz.

 

Lakin birileri ‘satışta’ anlaşmışsa bizim kendi güvenliğimiz için ne yapmamız gerektiğine odaklanmamız şart.

 

***

 

İç cephede bir asır önce düşmanın ekmeğine yağ süren, koskoca imparatorluğumuzu parçalatıp bizi Anadolu’ya sıkıştırmalarına sebep olan karanlık zihniyet bugün de etrafımıza yapılan yığınağı görmezden gelerek “İsrail bize mi saldıracak?” gibi deli saçması iddialarla taraftarlarını avutmaya çalışadursun…

 

Bizim hem iç, hem dış tahkimatı ivedilikle yapmamız gerek.

 

Özellikle de sınırımızdaki İsrail projesi ‘teröristan’ tehdidini bir an önce bertaraf etmemiz şart.

 

Orada illaki bir yapı kurulacaksa, bunu silah zoruyla sağlamaya çalışan azınlık terör örgütü değil, asırlardır bölgede yaşayan Müslüman Kürtler, Araplar ve Türkmenler kurmalı, bu yönetimin merkezi de Halep olmalı.

 

PKK/YPG’nin yıllardır zulmettiği Müslüman Kürtler de bir gün Filistinlilerin akıbetini yaşamak istemiyorsa, elbette bu çözüme sıcak bakacaktır.

 

Başka çare kalmadıysa, Türkiye buna öncülük edebilir.

 

Zira artık bıçak kemiğe dayandı.

 

 

 

*************

 

 

Savunmaya destek vergisi

 

 

AK Parti’nin hazırladığı; tapu, noter işlemleri, drone, kol saati, bazı oyuncaklar ve limiti 100 bin liranın üzerindeki kredi kartlarından ‘savunmaya destek payı alınması’na ilişkin teklif büyük tartışmaya yol açtı.

 

İçeriği elbette tartışılabilir…

 

Lakin, artık yavaş yavaş toplumun bu psikolojiye hazırlanması, etrafımızda bunca olanı biteni göre göre eski hayatını ve alışkanlıklarını gözden geçirmesi, hatta bazı fedakârlıklarda bulunması gerekmiyor mu?

 

Savaş, sadece devletin savaşı mı?

 

Bir pandemi, kısa sürede hayatımızı nasıl kâbusa çevirmiş, günlük yaşantımızı nasıl değiştirmişti hatırlayın…

 

O gün gelene kadar hiçbir şey yapmamak, tatlı uykumuza devam etmek midir doğru olan?

 

 

 

************

 

Bir söz:

 

Fazla rahatlık azgınlık, azgınlık bela getirir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe13 Ekim 2024 17:42

Domuzdan post, moskoftan dost olmaz.

Saim çoban 13 Ekim 2024 12:21

Oyun büyük, plan büyük, proje büyük, ABD ve İsrail, Suriyelileri toplu olarak Türkiye'ye gönderildiler.bosalan yerlerde PKK terör devleti kuruyorlar

Adem Kale13 Ekim 2024 03:42

Sayın Yücel bey çok önemli bir konuya temas etmişsiniz, ama gel görki gözüne at gözlüğü takıp etrafda olan biteni göremiyecek kadar basiretsiz ler.