Hep Iraklılar, Filistinliler ölmez…

A -
A +

Çok normal şeylermiş gibi…

 

Gözümüzü o kadar alıştırdılar ki!..

 

Denizde lastik botlarda dalgalarla boğuşan insanlara...

 

Gemilerin halatlarını kemirerek hayatta kalmaya çalışanlara…

 

Evinde oturan insanların üzerine atılan bombalara…

 

Sivillerin rastgele ağır silahlarla taranmasına…

 

***

 

Güçsüzün malına, canına, namusuna göz dikenlerin…

 

İnsanlığa dair hiçbir değere, hakka-hukuka riayet etmeyenlerin normal davranışlar sergiliyormuşçasına kabul gördüğü…

 

Kalkışa geçen uçağın tekerine, kanadına tutunarak hayatını kurtarabileceğini zanneden çaresiz insanların bulunduğu bir dünya.

 

Sonra sıra Gazze vahşetine geldi.

 

Bütün kapıları kapatılmış, ölümün her türlüsünün üzerlerinde tatbik edildiği yüz binlerin kıyımına…

 

CNN muhabiri, orada gördüklerini şöyle özetliyordu: Çok savaş bölgesi, çok kıyım gördüm; Gazze gibisini görmedim. İnsanlık ruhunun da öldüğüne ilk defa Gazze’de şahit oldum.

 

***

 

Günlerdir aç, aylardır bitap, bütün ailesini kaybetmiş Suriyeli çocuğun feryadını hatırlarsınız…

 

“Sizi Allah’a şikâyet edeceğim” diyordu.

 

ABD’nin Irak’a açtığı savaştan bu tarafa, bakın bölgemizde neler oldu!

 

Savaşın sıçratıldığı Suriye’de ve etrafımızdaki birçok ülkede o günahsız yavrucak gibi milyonlarca masum öldü.

 

Bunların çok büyük kısmı da Müslümandı…

 

İnsanlar katledilirken keyfine bakanlar, hatta katillerle sırf güçlü oldukları için iş tutanlar, bu ateşin şimdi kendilerine yaklaştığını görünce endişeye kapıldı.

 

2018’den bu tarafa dikkat çekmeye çalıştığım, “Şu günübirlik meselelere bu gözle bakın, gaflete kapılmayalım” diye defaatle okumaya ve okutmaya uğraştığım yeni dünya savaşı ile ilgili uyarılar artık en üst perdeden yapılmakta.

 

Hatta eski Savunma Bakanı’mız Hulusi Akar’ın dediği gibi çoktan başladı da, seslendirmesi yeni yapılmakta.

 

Temmuzda NATO toplanacak.

 

Muhtemeldir ki, İsveç ve Finlandiya’dan sonra Ukrayna ve Gürcistan’ın üyeliği masaya konacak.

 

Buna vereceği cevabı, Rusya peşinen söyledi.

 

Küba’ya nükleer bomba yüklü denizaltılar gönderdi, Kuzey Kore ile “Birimiz ikimiz, ikimiz hepimiz için” anlaşması yaptı.

 

Çin ziyaretinde hangi senaryoların konuşulduğu sır, lakin az çok belli…

 

Tıpkı dünyayı bekleyen sonun, bir gün patlak vereceği gibi.

 

***

 

Batı er ya da geç, ektiğini biçecek, ettiğini çekecek.

 

Şimdi hepsi diken üstünde, bu yüzden faşizm yükselmekte.

 

İngiltere’nin kopuşundan da belliydi ki, AB’nin geleceği tehlikede.

 

ABD, seçimlere hazırlanıyor ama Biden-Trump yarışacaksa, al birini vur ötekine.

 

Belki Trump gelirse büyük savaş az ötelenir, hepsi bu kadar.

 

Çünkü birileri büyük savaş istiyor, Türkiye gibi ülkelerin barış çabaları bu yüzden sonuçsuz kalıyor.

 

Türkiye demişken, gelelim bize…

 

***

 

Akdeniz, Kıbrıs ve Suriye; bizim için en kritik hat.

 

Özellikle de KKTC…

 

İsrail’in ve destekçilerinin Rum tarafına yaptığı yığınaktan bu önemi görmek mümkün.

 

İşte bu sebeple 20 Temmuz’da, Kuzey Kıbrıs’tan, Barış Harekâtı’nın 50. yıl dönümü törenlerinde çok önemli mesajlar verilecek.

 

50 yıl önce Türk askerinin çıkarma yaptığı sahilde şafak nöbeti tutulacak.

 

50 gemi, 50 pare atış yapacak.

 

Türkiye’nin ilk SİHA gemisi TCG ANADOLU da geçit törenlerine katılacak.

 

Ve tabii en önemlisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC Cumhuriyet Meclisinde yapacağı konuşma olacak.

 

***

 

Hatırlarsınız, 29 Ekim’de cumhuriyetin 100. yılında boğazda resmigeçit yapan 100 savaş gemimizi selamlarken Cumhurbaşkanı’mızın arkasında siyah sancak açılmıştı.

 

Selamlamaya katılan kuvvet komutanları da kılıçlarını kınından çıkarmıştı.

 

Millî Savunma Bakanlığı, ilk defa 3. Dünya Savaşı’na dikkat çekti ve “En hazırlıklı ülkelerden biri olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz” dedi.

 

Biz bile yıllardır uyarıyoruz, devlet olacakları bilmez mi!

 

Bu tehlikeli süreçte Türkiye olarak en büyük şansımız; dirayeti ve tecrübesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan…

 

Savunma sanayiinde senelerdir var gücüyle işte bugünlere hazırlık yaptırıyordu.

 

Devlet adamlığının gereği sadece bu değil elbet...

 

Önümüzdeki 17 günde dört ülkeye gidecek.

 

Kazakistan’da Şangay İşbirliği Örgütü liderler zirvesine, Azerbaycan’da Türk Devletler Teşkilatı zirvesine, ABD’de NATO liderler zirvesine katılacak, ardından KKTC’deki törenlere gidecek.

 

Bildiğimiz, bilmediğimiz çok şey oluyor dünyada.

 

Ülkeler ve milletler için, bölünmek, parçalanmak, yutulmak, topluca katledilmek gibi her türlü tehlike ihtimaller arasında.

 

Hiç kimse bu tehditten azade değil.

 

Bakın, İran gibi bir ülkenin Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı şüpheli bir helikopter kazasında öldü.

 

Ondan dört gün önce de Slovakya Başbakanı Avrupa’nın göbeğinde vuruldu.

 

Çabucak unutuldu belki ama, bunlar bile normal hadiseler değildi.

 

Her zamankinden daha dikkatli ve teyakkuzda olmamız gereken süreçteyiz.

 

Gücü ve aklı olan, iç cephede birliğini hâkim kılan, ikinci-üçüncü ülkelerin güdümüyle geleceğini tayin etmeyen ülkeler bu süreçten en az zararla çıkabilir ancak.

 

Aksi hâlde örnekler ortada…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.