İstanbul haraca bağlandı, toplanan ‘nimet’lerle -delegeler dâhil- bütün CHP satın alındı.
Şaibeli kurultayda -suç ortağı- olarak Genel Başkanlığa oturan Özgür Özel, hemen AK Parti seçmenine yanladı!
Ne demişti o günlerde;
“İçeride muhalefet olabiliriz ama dışarıda Türkiye partisiyiz.”
Biz de ‘Olur ya, hiç değilse oy uğruna bu defa bizi yanıltırlar’ diye umutlanmıştık ama…
Çok sürmedi.
Şimdi ne diyor?
“Bize sahip çıkmadınız, İngiltere’ye kırgınız.”
***
Bir siyasi partinin başındaki adam, bunu neden bu kadar rahat söyleyebiliyor derseniz…
Normal görüyor da ondan.
Nitekim “DEM’le ittifak yaptık. Bunda utanılacak bir şey yok” da diyor.
Söylemediği şu; DEM seninle neyin karşılığında ittifak yaptı ve sen neleri verdin?
Görüyoruz işte belediye başkan yardımcılıklarını, meclis üyeliklerini…
Onlar üzerinden de Muş’taki bir bakkala İstanbul’dan “ACİL” diye ihale edilen 95 milyon liralık baklava siparişini!
Yol kenarına araba park ettirip para toplayan koskoca İSPARK da CHP döneminde böyle zarar ettirildi.
Şaka gibi değil mi?
O paralar kimlere gitti, nerelere aktı, şimdi yargı bunların altını araştırıyor.
Ama Özgür Bey hiç oralara girmiyor.
***
Bunların Batı ile ilişkileri de böyle.
Almanya’nın, İngiltere’nin, ABD’nin Türkiye’de CHP’ye sahip çıkması, çıkıyor olması, onlar için çok normal; hatta sıradan…
“Biz onlar için buradayız, niye bize sahip çıkmıyorlar?” sitemi Özgür Özel’inki!
Ekrem İmamoğlu da oradan aldığı gücün rahatlığıyla bu denli pervasız hareket ediyordu…
Yargı mensuplarına, valilere hakaretler yağdırabiliyor…
Cukkaladığı paraları doğrudan kendi şirketine havale ettirecek kadar pervasız davranabiliyordu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve yargısının kendisine dokunabileceğine asla ama asla ihtimal vermiyordu ki, CHP’yi, içindekilerle birlikte satın alacak kadar para kuleleri yığarken, bu kadar aleni, bu denli rahat davranıyordu.
Milyonlarca İstanbullu kar esareti yaşarken İngiliz Büyükelçisi’yle yemeğe gittiği ortaya çıkınca ne demişti;
“Benim İngiliz elçisiyle yediğim yemek, karla mücadeleden daha önemsiz değildi.”
Şimdi anlayabiliyor muyuz, ne demek istemişti?
***
Gelin görün ki, o dünyada konjonktürün bir gün Türkiye lehine değişebileceğini…
Trump’ın kral tacı takıp, “Kanada’yı senden alacağım” diye İngiliz kraliyetine kafa tutabileceğini…
İngiliz’in adamlarına dokunma konusunda bütün ülkeleri rahat bırakabileceğini…
ABD ile köprüleri atınca dımdızlak ortada kalan Avrupa’nın el mecbur Türkiye’ye yanaşabileceğini…
Aleni meydan okudukları devlet otoritesinin, yıllardır biriktirdiği dosyaları (hem de CHP içinden isimlerin şikâyetleri ve ihbarlarıyla) doğru zaman ve haklı noktada işleme koyarak, kendini dev aynasında görenlere haddini bildireceğini kestirememişler…
Afrika’dan, Orta Doğu’dan Fransa ve İngiltere gibi sömürgeciler birer birer kovulurken, Türkiye’nin dünyada artan etkisinden de habersizlermiş demek ki…
Gün geldi, vakit oldu…
Şimdi sömürgeci Batı’nın Türkiye’deki kapısında zil çaldı!
***
Lafta millete, hakikatte Batı’ya yaslanan CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, bu büyük yolsuzluk ve terör operasyonu öncesi Brüksel’deydi malum…
Olacakları biliyordu ki, Avrupa Parlamentosunda, “Erdoğan’a yanaşmayın, bizi bekleyin. İktidara geldiğimizde bütün isteklerinizi ışık hızıyla yapacağız” diye yalvardı âdeta.
Oysa üç yıl sonraki seçime kadar Avrupa’nın vakti var mı, orasını pas geçiyordu!
Büyük yolsuzluk operasyonu patladığında ise ABD kanalı CNN’e konuştu…
“ABD ile Türkiye diyalog hâlinde olmalı, görüşmeler Türkiye’yi demokrasi yoluna yeniden sokmayı sağlamalı” dedi.
“Türkiye NATO’ya güçlü şekilde bağlı olmalı” yalakalığı yapmayı da ihmal etmedi.
Lafın özü; Brüksel’de olduğu gibi, ABD’den de açık açık Türkiye’ye doğrudan müdahale istedi.
‘Biz NATO’ya bağlı uşaklarınız olarak…’ minvalindeki mesajını da peşine ekledi.
***
İngiliz BBC’ye konuşması bunlardan daha açık, daha net oldu Özgür Özel’in.
İngiltere Başbakanı Starmer’ın, İmamoğlu’nun tutuklanmasına sessiz kalmasını anlayamadığını söylerken, “Terk edilmişlik hissediyoruz” cümlesini kurması manidardı.
Sadece bir mandacının kurabileceği cümleleri, “Gerçekten kırgınız” sitemiyle bitirdi.
Dedi de n’oldu?
Eski dünya, eski Türkiye olsa, Batılılar kıyameti koparırdı, Özgür Özel’in böyle cümleler kurmasına da ihtiyaç kalmazdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlara yıllardır boşuna “Ağababalarınız gelsin” demiyordu.
Gelen cevapları, satır aralarında görüyorsunuz.
Kuklaların ömrü doldu.
***
Şu çaresizliğine bakın ki çeşitli sol örgütleri devreye sokup, Gezi gibi ülkenin sokaklarını yeniden karıştırarak bir yere varabileceklerini zannettiler, o da ters tepti.
Bütün faşist yüzünü ortaya döken CHP, son çare, mandacılıklarına, yolsuzluklarına, hırsızlıklarına arka çıkmayan yerli ve millî kurumları hedefe koydu.
“Yeşil sermaye” bahanesiyle, başrolünü oynadıkları 28 Şubat postmodern darbesi dönemini hatırlatan boykot baskısı da ellerinde patladı.
Sıradaki turplar gelsin, bakalım daha neler patlayacak!
************
Bütün İslam âleminin, yüce milletimizin, devlet büyüklerimizin ve siz kıymetli okuyucularımızın Ramazan Bayramı’nı tebrik eder, çok daha güzel günlerde, nice bayramlara kavuşmamızı Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.
Asırlarca cihana adaletle hükmeden Türk’ün eli ile dünyada zulmün yeniden bittiğine şahit olacağımız günler yine gelir inşallah.
Mevla’m bu uğurda insanlığa ve Müslümanlara hizmet edenlerin yâr ve yardımcısı olsun.
Hayırlı bayramlar diliyorum.
Yücel Koç'un önceki yazıları...
Allah razı olsun Yücel bey: Çok güzel yazmışsın o şikayetçilerde okur inşallah selam ve dua ile
Bu yazınız için çok teşekkür ediyorum. Yine içimizden geçenleri bir bir anlatmışsınız
Tek Kelimeyle harika özetlemişsiniz, teşekkürler.