Abdüllatif Uyan

Ali Ramiteni "kuddise sirruh" hazretleri, İslâm âlimlerinin en büyüklerindendir.

Bir gün Ahmet Mekki Efendi hazretleri, Bayezid-i Bistami hazretlerinden "rahime-humullahü teâlâ" bahsederken şunu anlattı:

Kutbüddin Bahtiyar Kaki "rahime-hullahü teâlâ", ömrünün son yirmibeş yılında rahatça yatıp uyumadı yatağında. Âşıkları kendisini görmeye gelseydi; - Allah'tan çok korkunuz. Resulünü de çok sevip Ona tâbi olunuz. Zira bütün saadetlerin başı, o Resule uymaktır, buyururdu.

Kutbüddin-i Bahtiyar Kaki "rahime-hullahü teâlâ", çok ibadet yapar, bir an gafil olmazdı Allahü teâlâdan. Fakirane bir hayat yaşardı.

Kutbüddin-i Bahtiyar Kaki "rahime-hullahü teâlâ", bir gün o yerin sultanı ile kol kola dolaşıyorlardı.

Kutbüddin Bahtiyar Kaki hazretleri "rahime-hullahü teâlâ" bir gün şunu anlattı sevdiklerine:

Kutbüddin Bahtiyar Kaki "rahime-hullahü teâlâ", büyük velilerdendir.

Mazhar-ı Can-ı Canan "rahime-hullahü teâlâ", yediği lokmalarda titiz davranır, şüpheli bir yemeği yemezdi. Bir gün nasıl olduysa Allah'tan gafil birinin ekmeğini verdiler kendisine.

Bir gün, Mazhar-ı Can-ı Canan hazretleri "rahime-hullahü teâlâ" talebeyle sohbet ediyordu ki, bir ihtiyar geldi huzuruna.

Mazhar-ı Can-ı Canan hazretlerinin "rahime-hullahü teâlâ" vefatına birkaç gün vardı ki, insanlar akın akın sohbetine geliyordu devamlı.

Mazhar-ı Can-ı Canan hazretlerinin "rahime-hullahü teâlâ" çok sevdiklerinden biri, bir gün huzuruna gelerek; - Efendim, dua edin de Hak teâlâ bana bir oğul versin, diye yalvardı.

Mazhar-ı Can-ı Canan hazretleri anlatıyor: Yaşım onsekizdi ki, Seyyid Nur hazretlerinden "rahime-hullahü teâlâ" bahsetti bir arkadaşım.

Mazhar-ı Can-ı Canan hazretleri "rahime-hullahü teâlâ", henüz çocukken rüşd ve hidayet nurları parlıyordu alnında. Ne zaman Ebu Bekr-i Sıddîk'ın "radıyallahü teâlâ anh" ismini ansaydı, karşısında görürdü kendisini. İmam-ı Rabbani hazretlerini düşünse, Onun ruhaniyeti gelirdi karşısına.

Mazhar-ı Can-ı Canan hazretleri, İmam-ı Rabbani hazretlerini "rahime-humallahü teâlâ" çok sever, kendisini uyanıkken görürdü çoğu zaman.

Mazhar-ı Can-ı Canan hazretleri, üstadı Seyyid Nur'dan "rahime-humallahü teâlâ", feyz alarak tasavvufun en yüksek zirvesine yükseldi.

Seyfeddin-i Faruki hazretleri "rahime-hullahü teâlâ" Evliyanın büyüklerindendir. Ancak her devirde olduğu gibi, bu büyük Veli'yi sevmeyen de vardı az da olsa.

Seyfeddin-i Faruki hazretleri, İmam-ı Rabbani hazretlerinin "rahime-humallahü teâlâ" torunudur. Zamanın sultanını, dini yönden terbiye için, emirle Delhi'ye gitti bir gün.

Muhammed Baki Billah hazretleri "rahime-hullahü teâlâ", gençliğinde ilim aşkıyla yanıyor, kendini bu yolda yetiştirecek bir "üstad" arıyordu.

Bediüddin-i Seharenpuri hazretleri "rahime-hullahü teâlâ" şöyle anlatıyor: Birinin ısrarı üzerine, bir şeyhin kabir ziyaretine gidiyorduk.

Bediüddin-i Seharenpuri hazretleri, İmam-ı Rabbani hazretlerinin "rahime-hullahü teâlâ" sohbetlerine giderken memurluk yapıyordu bir devlet dairesinde.