Enver Seyidoğlu

Haftanın yedi gününün kaç akşamında TV seyrediyor, kaç akşamında ise ailemle muhabbet edebiliyorum?!... * 95. yıl dönümünü kutladığımız "Çanakkale Zaferi" hakkında neler biliyorum ve Çanakkale Şehitliğini hiç ziyaret ettim mi?!..(İnternet Siteleri haricinde)

Eğer tiryaki bir TV seyircisiyseniz, size hiçbir biçimde faydası dokunmayan program ve diziler yerine, farklı kanallara ve yapımlara bir göz atmanızı öneririm.

TV kanallarımızda yayınlanan bazı reklâm ve dizi filmlerinde öylesine mantık hataları, inandırıcı olmayan abartılı sahneler ve Türkçe hataları var ki;

TV kanallarında yayınlanan diziler, ortalama bir buçuk saât civarında. Aralara yerleştirilen reklâm ve tanıtımları da ilâve edersek bazı diziler iki buçuk, hattâ üç saâti bulabiliyor. Bu durum hâliyle seyirciyi bir hayli bunaltıyor. Artık birilerinin âdetâ "reklâm arası dizi" görünümüne yol açan biçimsizliğine, aklı başında bir çözüm üretmesi gerekiyor Reklâmlar, elbet TV kanallarının yegâne gelir kapısıdır, buna kimsenin itirazı yok. Ancak temcit pilavı gibi her on beş ya da yirmi dakikada bir, insan beynini fazlasıyla meşgûl eden, yoran ve hattâ dumura uğratan aynı görüntüler ve tekrar tekrar yayınlanan tanıtımlardan artık seyirci bıktı, usandı.

Dünya, büyük bir tiyatro sahnesi...

Para, şan-şöhret, hırs, makam-mevkî, siyaset, reyting, sağlık, mutluluk, huzur, inanç... İyi düşünelim; sizce, bu kavramlardan hangisi daha önemli?!...

Mâlûmunuz, bugüne kadar ve bu köşede yıllardır devam ede gelen TV yayın ve programlarına dair yazı, tespit ve yorumlarımın, en az yüzde seksenini "Görünen köy kılavuz istemez" misâli, daima toplumun genel kanaâtini dikkâte alarak; olumsuz; ancak izan sahibi bir üslûpla değerlendirmeye çalıştım.

Özellikle İstanbul'da -birkaç gün bile olsa- yıllardır özlemle beklediğimiz adam gibi bir kar yağışını yaşadık birkaç gün önce.

Biz, köşe yazarı, eleştirmen ve yorumcuların temel görevi; doğruları çarptırmadan, tarafsız ve etkili bir biçimde okuyucuya ulaştırmak, toplum ve milleti bilgilendirmek ve aydınlatmaktır! En kutsal görev ise, medya icraâtini, tatmin edici bir biçim, üslûp ve nezâketle sergilemek ve aynı zamanda da toplumun duygu ve düşüncelerine tercüman olmayı sağlayabilme fedakârlığıdır!...

Avustralya'da 6 yıl boyunca herhangi bir kalp rahatsızlığı bulunmayan 25 yaş üzeri 8 bin 800 kişi üzerinde yapılan araştırmadan ilginç sonuçlar çıktı.

Günün sabahı; aynı tarzda sergilenen ve sunulan haber bültenleri... Aynı tarzda ekrana gelen yapımlar...

Ömür dediğin, işte böyle geçip gidiyor... Aslında göz açıp kapayıncaya kadar... 'Milenyum' yılı dedikleri 2000 yılından bu yana, dile kolay; tam on yıl geçti...

Gündüz vakitleri hangi amacı güttüğü belli olmayan ve ısrarla yayınlanmasına devam eden şu "İzdivaç" ve "Çöpçatanlık" programlarının, RTÜK tarafından hâlâ kaldırılamayışının sebebini anlamak mümkün değil?!... Aslında amaç belli; Türk aile yapısının kafasını iyice karıştırmak, çivisi çıkmış bazı ilişkileri ortaya çıkartmak ve duygu sömürüsü yöntemiyle reyting elde etmek!!.. Dünyanın hemen hiçbir TV kanalında görülmeyen şu rezâletlere ve kepazeliklere bir bakın:

TV kanallarının haber bültenlerini takip ettiğimizde genel olarak; sanki ülkemizde hiçbir şey yerli yerinde değilmişçesine, hiç mi hiç güzel ve başarılı gelişmeler olmuyormuşçasına sergilenen ve çoğunluğu -gerçek de olsa- içimizi karartan ve kötümser tarzda ekrana yansıyan haberleri izlemekle yatıyor ve kalkıyoruz.

Yaşanan bütün krizlere rağmen ülkemizde aynı zamanda, TV kanallarının hemen hepsinde bir dizi film furyası ve patlaması yaşanıyor?!...

Şayet ruh hâlinizi korumak, moral ve motivasyonunuzu ayakta tutmak ve yaşama sevincinizi kaybetmek istemiyorsanız, TV kanallarının özellikle kara haber bültenlerinden elinizden geldiğince uzak durmaya çalışın, derim...

Mübarek Ramazan-ı Şerif ayı ve Ramazan Bayramının ardından Kurban Bayramına da girmiş bulunuyoruz. Bu mübarek bayramın da huzur ve sevincini yaşamanın hepimize nasip olmasını niyaz ediyor ve herkesin bayramını can-ı gönülden tebrik ediyorum.

Birçok TV kanalı reyting kaygısıyla ve binbir sıkıntıyla yayınlarına devam ede dursun, TRT aldı başını gidiyor!... TRT 1, TRT 2, TRT 3, TRT 4, TRT TÜRK, TRT Gap, TRT Avaz, TRT Çocuk, TRT 6 ve TRT Turizm ve Belgesel kanalı derken, içinde bulunduğumuz hafta da TRT Müzik kanalı yayın hayatına girdi. Hayırlı, uğurlu olsun!..

Türk TV kanalları, dizi furyasında altın çağını yaşıyor!.. Âdeta dizilerle yatıyor, dizilerle kalkıyor hâle geldik... Birçok TV kanalları içerisinde yayınlanan bir o kadar da gereksiz ve zararlı dizinin, ömrümüzden, hayatımızdan ve muhabbetimizden neleri çaldığı ve götürdüğü konusu, tartışılmaz ve acı bir gerçek maâlesef!.. Dizileri takip ederken acabâ ne kadarımız -içerdiği konu ve olayları, bilinçli bir biçimde süzgeçten geçirmek sûretiyle- ruhumuza, beynimize ve sosyal yaşantımıza bir faydası olup olmadığını değerlendirerek seyredebiliyoruz, işte burası meçhûl?!..

TV kanallarının hemen hepsinde gündem başlığı, hâliyle "Domuz Gribi"?!...