İsmail Yağcı

Her ne kadar yazı başlığım, Kültür Bakanlığı olarak yazıldıysa da; son hükümette Turizm Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı'nın birleştirildiğini elbette çoğumuz biliyoruz.

Son on senedir Türkiye'de, dinler arası diyalog adıyla çeşitli seviyede dini toplantı ve etkinlikler düzenlenmektedir.

Avrupa ve Amerika hapishanelerinin acımasızlığını, hep duyardık. Irak'ta olan gibi skandalları ise hayal bile edemezdik.

Patrikhanenin yönetim kurulu olan Saint Sinod Meclisine, Fener Rum Patriği Bartholomeos, bundan bir süre önce altı tane YABANCI uyruklu üye atamıştı.

Milletlerarası her türlü ilişkilerde, Türk devlet adamları herhangi bir inatlaşmaya girmeyi sevmezler. Ta ki karşı taraf, haksızlığa kalkışmasın.

Avrupa devletleri insan haklarını savunurken, bize de bunları dayatırken; çocuk haklarına karşı tam bir vurdumduymazlık yaşamaktadır.

Yorucu bir kış döneminden sonra, dinlenmek için fırsat aradığım günlerde; bir arkadaşım Kuzuluk'ta bahar pek güzel olur diyerek aklımı çeldi.

Bilhassa seçim zamanları yaklaşınca adaylarda, gösterişe varacak kadar; bir mal beyanı telaşı başlıyor.

18 Mart 2004 günü, Sırplar'ın Arnavutlar'a saldırısı ile başlayan Kosova karışıklıkları, bütün eski Yugoslavya'ya yayılma istidadı gösteriyor.

18 Mart 1915 şanlı Çanakkale deniz zaferimizin bir yıldönümünü daha yarın kutluyoruz.

Fatih Sultan Mehmet'in, İstanbul'u fethi ile beraber, geniş hoşgörüsü sebebiyle faaliyetlerine müsaade ettiği Patrikhane, şimdi yanlış çalışmalar içine girmiştir.

Akdeniz'deki diğer adalar gibi, Kıbrıs da ezelden beri bir Türk vatanıdır.

Kıbrıs Adası için, son gelişmelere rağmen onunla ilgili bir şeyler yazmamaya kararlı idim. Kararımı bozdum.

Türkiye ile Suriye arasındaki Siyasi ilişkiler, iyi komşuluk münasebetlerine dönüştükçe; çok seviniyorum.

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün 7 Ocak 2004 tarihli, bu köşedeki "TİGEM ÇİFTLİKLERİ NE ZAMAN ÖZELLEŞECEK" başlıklı yazıma gönderdiği ön yazı ve düzeltmeyi aynen yayınlıyorum.

İran hükümdarı Nûş-i Revan bir gün veziri ile gezerken; yolu bir viraneliğe düşer. O sırada bu yıkıntıları mesken tutan bir baykuş dertli dertli öter.

Geçen haftaki yazımda, yeni bir yasal düzenleme ile, işgal altındaki vakıf mallarının hazineye devri ve yerine hazine arazileri alınma işinin; gelecek vaat etmediğini yazmıştım.

Osmanlı devletinde, toplumdaki ekonomik dengeyi sağlayan önemli unsurlardan birisi vakıflardı. O dönemdeki vakıf çeşitliliği, insanı hayrette bırakıyor.

Türkiye toprakları, iklimi tarıma çok elverişlidir. Ülke coğrafyasında dört mevsimi bir arada yaşayan yabancılar, hayranlıklarını söylemeye mecbur kalıyorlar.

Tarım Bakanlığına bağlı TİGEM çiftlikleri, Cumhuriyetin kuruluşu ile yaşıttır. Hatta bunların bazıları, Osmanlı döneminden Cumhuriyete miras kalmıştır.