Yetenekli Kalemler

Beni iyi anlayabilmek için “meddi lazım” ile “meddi arız” ne demek bilmen gerekecek.

Gelişmiş medeniyetlerin 20-30 hatta 100 yıllık uzun vadeli hedefleri, idealleri vardır. Ve bu idealler kendi kapasitelerine; tabiri caizse hadlerine göredir. Buradaki ince çizgiyi bilmek ve onun altını kırmızı çizgiyle belirginleştirmek konuyu anlatmamızı kolaylaştıracaktır.

İdeal; ardından koşulan, uğruna çalışılan, ulaşılmak istenen yüce gaye, ülkü manalarını karşılayan tabire verilen addır…

İyi ne demek? Kim ne yaparsa iyi sayılır?

Çünkü onda samimiyet var...

Birbiriyle iç içe, birbirine en çok yakışan iki kelime... Ve bu iki haslette güneş gibi olmak...

Hikâye kitapları bir ülkenin kültür seviyesinin en önemli eserlerindendir.

Adalet seher vakti yanık bir ezan sesidir, karanlıklara meydan okur. Zalimlerin kâbusu, mazlumların umudu olur. Adalet, Mahkeme-i Kübra’dır, zerre kadar iyilik ve kötülük yapanın karşılığını görmesidir. Boynuzsuz koyunun boynuzludan hakkını almasıdır.

İşçinizin emeğinin karşılığını, alnının teri kurumadan veriniz. (Hadis-i şerif)

Değişen mecra tanımlarıyla birlikte iletişimin ihtiyaç duyduğu disiplinlerin sayısı da artmaya başladı. İnsanların ilgi ve ihtiyaçları da artık bu çeşitliliği gerektiriyor.

Medya evrenseldir. Yeri geldiğinde düşünce özgürlüğüne kürsü sunar, yeri geldiğinde bir haksızlık karşısında bir iş patronunu yargılar.

Mala mülke mağrur olma deme “var mı ben gibi?”, bir muhalif rüzgâr eser savurur harman gibi...

Kötü bilme ama kimseye güvenme, insanoğlu çiğ süt emmiştir, bugün över yarın söver!..

Günümüz insanı, gelişen teknolojiye ayak uydurmakta zorlandığından mıdır nedir, sabırlılık konusunda da her geçen gün daha da zorlanmaktadır.

Herkes bilir ki, bir milleti ayakta tutan değerlerin en önemlisi din ve güzel ahlâktır. Bir milletin gelişmesi, ilerlemesi için elbette başka değerler de gereklidir ve vardır; ancak dinden ve ahlâk hissinden beslenmeyen hiçbir başarı, iş ve icraat, insana, topluma ve dünya insanlığına istenilen mutluluğu götüremez.

En çok da yakınlarına asla küsme, çünkü hayat küsecek kadar uzun değildir.

Malum mezar taşları da yalan dünyanın bittiği gerçeğin başladığı yer. Duymak isteyenler için çok iyi bir hatiptir o taşlar… Üsttekilere alttakileri anlatır…

Kibir ve gurur rüzgârına kapılmaması mümkün değildi… Eğer başları öne, günde beş vakit eğdiren namaz için davet için duyduğu o ezan sesi ve mezar taşlarındaki derin sükûta dönük yüzü olmasa.

“Ne Sadaka, ne verdiğin yemekler; başa kakarsan eğer, boşa çıkar tüm emekler...”

Dua, kapı çalmaktır. Sonrasına karışmak, haddi aşmaktır.