Değişen mecra tanımlarıyla birlikte iletişimin ihtiyaç duyduğu disiplinlerin sayısı da artmaya başladı. İnsanların ilgi ve ihtiyaçları da artık bu çeşitliliği gerektiriyor. Yeni nesil bir iletişim organizasyonundan bahsediyorum. Bir fikrin ve inancın cazibesine kapılmak, ancak bu hayali gerçeğe çevirmekle mümkün oluyor. Bir insanın her zaman daha iyisini yapabileceğine inanıyorum. Etrafımızda olup bitenleri izlerken, “Ben olsaydım şöyle yapardım” dediğimiz muhakkak olmuştur. Gerçekten de kendi yaptığımızın daha iyi olabileceğine inanıyoruz. “Ben olsam daha iyisini yapardım” diyenlerin sayısı çok. Ancak daha iyisini yapmak için harekete geçen insan sayısı maalesef çok az. Bunun için zorluk hedefinize göre izafi oluyor. Bu inancı test etmek için de, o daldan korkmadan atlamak lazım.
Her dönemin kendine göre bir özelliği var. Teknolojinin hızı ile değişen ihtiyaçlar karşısında insanın “Gün bugündür” dediği zaman doğru zaman oluyor. Doğru zamandan ziyade, dönemine göre doğru yapıdan bahsetmek daha gerçekçi olur. İlgi duyduğum alanlara güçlü ve doğru yaklaşmayı, dinlemeyi, anlamayı ve fark oluşturmayı seviyorum.
Yazıdaki yelpazenin değiştiği ve yeni bir 'vizyon’un oluşturduğu süreçteyim. Bu dönemde her şey gelişim ve değişimi gösteriyor. Aynı zamanda birçok alanda fırsatlara gebe bir döneme girmiş oldum. İnsanların davranışlarına nüfuz edebilme ve onlara göre şekil alabilme iddiasıyla da artarak devam ediyor. Hayatta hiçbir şey kolay değil… Asıl olan da bu zorlukların üstesinden gelmek. Bunu başarabilmek insanı daha da motive ediyor. Benim en büyük şansım çevremin memnuniyetiyle birlikte kısa sürede tavsiye edilen biri olabilmem oldu. Bu yola çıktıktan sonra öncelikli amacım daha dinamik bir yapıda sadece yazmak değil; daha iyi anlayan bir yapıda görev almak. Bu yüzden sabunu köpüklü bırakmaya niyetim yok.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Tuğba Çalışkan
ŞİİR
“SOSYAL MEDYA”-“HAYÂT MEDYA!..”
“Sosyal Medya” değil, bu “Hayât Medya”;
“9 Takipçim” var, peşim bırakmaz!
“Her kuluna bakar, daim gözetir:
Yaradan-var eden, biricik Mevlâ”;
“Kirâmen Kâtibim” asla bırakmaz!
“Ellerinde kalem”, bildin mi nedir?
Yazdıkları “günâh-sevâb” iledir;
“4’üncüsü Şeytân”, hep lâinedir!..
Hep “şer işte” vardır, “hayra” bakmaz;
“İblis”in elinde, “dediği” nedir!..
“5’inci nefis”, hiç gözü doymaz;
“Açlıktan” çok korkar, başkaya aymaz;
“Pirifâni” olur, “sabi”yi saymaz!
“Şeytânla yoldaş”tır, gayriyi takmaz;
“Son nefese kadar”, peşimi koymaz!..
“6’ncı rızık”tır, “canıma can”dır;
Her ne yedim-içtim, hepisi “kan”dır;
Şu vücut-iskelet, “ferdi-i vatan”dır!..
“Irmaklarım” vardır, her daim akmaz;
“Nefesim” sayılı, bittiği “an”dır!..
“7’nci belâ”dır, “her canlı başa”;
“Sana-bana” uğrar, “kavim-kardaşa”;
İster 80, ister; 120 yaşa!..
İyi yanı “demir çiviler” çakmaz;
“Toprağa düşürür, işlemez taşa!..”
“Kazâ-kader” vardır, “ezelî yazı”;
“Muallâk” değişir, “duâyla” bâzı;
Gönülden yapmalı, “Hakk’a niyâzı!..”
“Rabbimiz” kulunun kalbini yıkmaz;
Bâzen çok-çok yazar, dilerse azı!..
“9’uncu ölüm”, “akıbet-son”dur;
İstersen “kabul” et, ister “toz kondur”;
“Ömür Çarkı” var ya, “sar-başa döndür!..”
Ne “bi dakka” erken, sonraya sarkmaz;
KAYIKÇ’Ali “mevti”, “kalemle öldür!..”
ÂŞIK DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
GÜZEL SÖZ
Yeryüzünde bütün ızdıraplar, aza kanaat etmemekten doğar...