Hepimiz elimizden geldiği kadar maddi ve manevi ülkemizin yaşadığı deprem felaketinin acısına ortak olmalıyız. Lütfen yardımlarınızı göstermeye insanların gözüne sokmaya çalışmayın. Görmesi gereken her şeyi bilir ve görür...
Uzmanlar fiziksel bir sebep olmadan üretilen acı veya ızdırap hissine duygusal acı diyor ve şöyle devam ediyorlar:
“Duygusal acının sebepleri zihinseldir ve genellikle bir tür caydırıcı deneyime atıfta bulunur (Bu yüzden köken olarak genellikle çevreseldir.)”
SENECA diyor ki: “HAFİF ACILAR KONUŞABİLİR AMA DERİN ACILAR DİLSİZDİR”. Tam da böyle bir ruh hâli içindeyiz. Yüce Allah’tan kaybettiklerimiz için rahmet, geride kalanlar için sabır ve ülkenin tüm insanları için yüksek duyarlılık diliyorum... Güzel ülkemizin on şehrinde maddi ve manevi acılar yaşanırken, her noktasında da tarifsiz acılar yaşandı ve yaşanıyor. 6 Şubat ve devamı belki de şahsen yaşadığım en büyük acıların başında. Şüphesiz ki tek mustarip ben değilim ülke olarak acı ve ızdırap yaşıyoruz... Son bir haftadır işlerim dolayısıyla 3-4 Şubat Gaziantep, 4-5 Şubat Malatya ve 5-6 Şubat tarihlerinde Kayseri’deydim. Yaşadığım acı ve duyguların tarifi yok ama “HER IZDIRABIN ÖĞRETTİĞİ BİR ŞEY VARDIR” der BALZAC.
GELENEĞİN DERİN TARİHÇESİ
Keyifli bir yazı yazmaya inanın elim varmıyor ben de acılarımızı hafifleten Türklerin binlerce yıllık (İslamiyet öncesi) cenazelerde helva kavurma geleneği üzerinde durmak istedim. Aslında bu geleneğin tarihçesi bayağı bir derin. Mesela Van ilimizde 3.000 yıl öncesine dayanan mezarlarda bulunan çanak ve çömlekler, ölünün ruhu için sevdiği yemeklerin gömülürken mezara koyulduğunu kanıtlamış. Şimdilerde bile helva kavurma işlemi Anadolu’nun farklı yerlerinde ‘CAN HELVASI’, ‘CAN AŞI’ ve ‘HAYIR’ biçimlerinde de adlandırılıyor (HAYIR LOKMASI).
Şüphesiz ki bu sadece bir GELENEK DİNÎ BİR AKİDE DEĞİL.
Diğer taraftan herkesin helvayı kavurmak için başına geçmesi, yardımlaşma ve paylaşma kültürünün en önemli göstergelerinden biri. ÖLÜ HELVASI geleneğinin bir başka önemi ölenin yakınları, komşuları ve tanıdıklarının ortak desteğiyle sürdürülmesidir. Helva yapımına yardım ederek, malzemesine katkı koyarak, dağıtarak ve yiyerek yapılan hayra ortak olunur... Böylece acıya ortak olunurken, akraba ve yakınlar ölene karşı son görevlerini de yerine getirmiş olur.
Aslında son DEPREM faciasında bütün bu düşüncelerin ötesinde eksi onlara varan soğukta diğer ihtiyaçlar yanında çaresizce yardım bekleyenlerin yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak, katkı vermek bir gelenekten çok bu ülkenin vatandaşları için bir zaruret. Hepimiz elimizden geldiği kadar maddi ve manevi bu acıya ortak olmalıyız. Bu konuda çaba gösterenlere sonsuz saygı duyuyorum...
İYİLİĞİ GÖZE SOKMAYIN
Bir hatırlatma yapmak isterim. İnsanın gösterdiği çaba, yapmış olduğu herhangi bir iyilik üzerinden karşılık beklemesi çok ama çok çirkin. Tolstoy’un da ifade ettiği gibi İYİLİK SEBEP-NETİCE ZİNCİRİNİN DIŞINDADIR. Öyle olmalıdır yoksa adı iyilik ya da yardım olmaktan çıkar. Maddi ya da manevi yapılan her yardım karşılığında eğilen bir baş, bükülen bir bel beklemek ne yazık ki insan egosunun doymazlıklarından biri. İNSAN veya DEHR diye adlandırılan surenin 8 ve 9. ayetleri muhteşem bir güzellikte ifade eder ki: Gerçek iman sahipleri, şu sözleri söyleyebilme bahtiyarlığına eren kişiler olarak gösterilmektedir: “BİZ SİZLERİ, SADECE ALLAH RIZASI İÇİN YEDİRİP DOYURDUK; SİZDEN NE BİR KARŞILIK BEKLEMEKTEYİZ NE DE BİR TEŞEKKÜR.”
Lütfen yardımlarınızı göstermeye insanların gözüne sokmaya çalışmayın. Görmesi gereken her şeyi bilir ve görür... Allah bir daha böyle acılar göstermesin daha keyifli yazılar paylaşacağımız günler dileği ile… CANIM ÜLKEM BAŞIN SAĞ OLSUN...