Mazlumların duası…

A -
A +

Kim ne derse desin AK Parti’nin üzerine yok. Müthiş etkinlikler, programlar yapmak… Dün de bunun bir yenisine şahit olduk. Ankara Arena’da yapılan, 100 bin kişinin katıldığı AK Parti’nin 8. Olağan Büyük Kongresinde…

 

Güvenlik tedbirlerinden salon düzenlemesine kadar… Her şey mükemmel tasarlanmış. Huzurlu, coşkulu ve sakin bir kongre oldu. Fazla pankartların yarışmadığı, ışıklandırma ile çerçevelenmiş sloganlar dışında... Salonda dikkatimi iki pankart çekti.

 

İlk pankart şöyleydi:

 

“Tenzile anamın duasıyla büyüdün. Mazlumların duasıyla yürüdün. İyi ki doğdun, iyi ki varsın REİS.”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan 26 Şubat 1954 doğumlu. İki gün sonra yeni yaşına girecek. Merhum annesi Tenzile Hanımı da çok seviyordu Sakaryalı gençler. Erdoğan’a sürpriz yapmıştı. Hem hassas olduğu annesi konusunda. Hem de tecrübelerinin arttığı yaşı konusunda… Erdoğan’ı kalbinden fethettiler.

 

İkinci pankart da:
“Sevdik seni her şeyden çok. Reis bize bu yoldan dönüş yok.”

 

Ankaralı gençler de Erdoğan sevgisini, davaya bağlılıklarını bu sözlerle dile getirmişler.

 

Erdoğan’ın konuşması 50 sayfadan oluşuyordu. Ama 37’nci sayfadan sonra konuşmasını bitirdi. Metin yine şiirlerle bezenmişti. Abdürrahim Karakoç, Akif İnan’dan girdi, Dedem Korkut’la selamladı salonu.

 

Cumhurbaşkanı;

 

Aynı duaya duran, aynı rüyayı gören, aynı hedefi paylaşan, aynı yolda yürüyenlerin ortak hissiyatını şöyle dile getirdi sözlerinde:

 

“Bizim ram olacağımız tek merci Türk milletidir... Bizim içinde yaşamaktan şeref duyacağımız tek devlet Türkiye’mizdir... Bizim okuyacağımız tek marş İstiklal Marşımızdır... Bizim gölgesinde güven bulacağımız tek bayrak, rengini şehitlerimizin mübarek kanından alan ay yıldızlı al bayrağımızdır...”

 

Vatan, bayrak, millet aşkı ancak böyle ifade edilebilirdi.

 

Muhalefetin, terör örgütleriyle bağlantısını, dış güçlerle ilişkisini hatırlatan Erdoğan, bu durumun, “Toksik Demokrasi” sorununa yol açtığını söyledi.

 

Dünyayı şekillendirecek 4 liderden biri olan Erdoğan’ın verdiği mesajları haber sayfalarımızda okuyabilirsiniz.

 

 

KAYIT DIŞI SİYASETİN PORTRESİ

 

 

İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun ne dedi:

 

“Bu ülkede kayıt dışı siyasete izin vermeyiz.”

 

Kimleri kastetti bu tanımlamayla?

 

Tabii ki, CHP ve arkasındaki malum güçleri ve de ahkam kesen bazı muhalif kurum ve kişileri…

 

Nedeni neydi?

 

Bazı soruşturmalar üzerinden: 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıpratılmak istenmesi, yargı üzerinden hedef tahtasına oturtulması.

 

Gerekçesi neydi?

 

Darbe dönemlerini alkışlayanların, verilen brifinglere koşa koşa gidenlerin, millete kötülükleri reva görenlerin, inanç özgürlüklerini kısıtlayanların, giyim kuşama müdahale edenlerin, 'Cumhuriyet Mitingleri'ne sevinenlerin, bugün bağımsız yargıdan dem tutmaları…

 

O zaman yargı bugünkü gibi bağımsız mıydı?

 

Yerinde ve haklı bir gerekçe bize göre de…

 

Kayıt dışılık bir ekonomi kavramı olarak bilinir.

 

Ama şimdi başka bir durumla karşı karşıyayız…

 

Fahrettin Hocamızın açıklamasıyla siyasi kavram olarak da tescillendi.

 

Daha önce TBMM Başkanı iken, yılların tecrübeli siyasetçisi devlet adamı Cemil Çiçek de gündeme getirmişti ama…

 

O gündür bugündür hiç zikredilmemişti.

 

İsterseniz özetle aktaralım sizlere:

 

"Birisi bir alana müdahale ediyorsa Anayasal yetkisinin dışına çıkıyorsa, bu bal gibi kayıt dışı siyasi bir faaliyettir."

 

Cemil Çiçek kayıt dışı siyasetin içinde sermaye ile bazı sosyolojik grupların olduğunu, hatta dış bağlantıların bulunduğunu belirtmişti. İsmini vermemişti ama…

 

O dönemde de ön saflarda olan TÜSİAD’ı kastederek:

 

 “Gazete ilanlarını hatırlayın. Bir meslek örgütünün öncülüğünde havuzlar oluştu. Transferler yapıldı. Eğer siz kayıt dışı siyasetin unsuruysanız;

 

Kayıt içi ilişkileriniz de çok normal olmaz. Bu çarpık bir ilişkidir. Eninde sonunda sıkıntı çıkarır” demişti.

 

Meselenin özü:

 

İktidar Anayasaya, kanunlara göre hareket ediyor.

 

Erdoğan, dezenformasyonlara, algı operasyonlarına,

 

Yalanlara dolanlara karşı hukuk mücadelesi veriyor.

 

Özellikle de CHP bu işte katalizör görevi görüyor.

 

Ön saflarda oyunlara, tuzaklara eşlik ediyor.

 

Demokrasiyi savunmak kayıt dışı muhalefete kaldıysa…

 

Bu memlekete, bu millete çok yazık olur.

 

Cumhur İttifakı her şeyin farkında…

 

Hiçbir şekilde kırmızı çizgisinden taviz vermiyor.

 

Türkiye Yüzyılı için gayretle çalışıyor.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan da girdi bu konuya…

 

Dün yapılan AK Parti 8. Olağan Büyük Kongresinde…

 

Hem de son noktayı koyarak:

 

“Kayıt dışı siyaset yapma dönemi artık kapanmıştır. Yeni Türkiye’de kayıt dışı ekonomiye de, kayıt dışı siyasete de yer yoktur.”

 

 

 

 

KİM BİLİR!

 

 

Ekrem İmamoğlu ön seçimde tek aday olduğu için, Ankara’ya gelmeden başvurusunu İstanbul’dan yaptı. Avukatı vasıtasıyla partisine ulaştırdı.

 

Parti Genel Merkezine gelip, gövde gösterisi yapabilirdi. Ama bu yola başvurmadı, büyük bir fırsatı kaçırdı!?.

 

Peki neden böyle yaptı? Hatırlayacaksınız…

 

İstanbul’da daha önce kar fırtınası olduğunda…

 

İnsanlar perişan iken İngiliz elçiyle  balık yemişti.

 

Asrın felaketinde Elâzığ ve Malatya’ya gitmişti.

 

Usulen yaptığı ziyaretin ardından Palandöken’e çıkmıştı.

 

Ailecek kar keyfi yapmak için.

 

Yine İstanbul kara teslim oldu, bu kez tedbirli davrandı.

 

Ankara’ya gelmedi… Şov yapmadı.

 

Belki de ders almıştır başına gelenlerden…

 

Ya da bile bile ağırdan almıştır, devlet yönetecek ya…

 

Hangisi mi, karar sizin?!.

 

 

 

Akif Bülbül'ün önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.