"Sayın Feridun Ağabey, Sizin herkesin derdine bir çare bulduğunuzu Türkiye gazetesinden okuyorum. Umarım benim derdime de çare bulabilirsiniz.
Ben ufak bir döner dükkânı açtım. Yedi ay oldu. Sofulu İHL'de bütün personel ve müdür çocukların öğleyin bir saat dışarı çıkmalarına izin vermiyorlar. Her bir öğretmen âdeta okulun her bir köşesinde asker gibi nöbet tutuyor.
Siz olsanız öğrencilerin yerinde sabah 08:00'den akşam 16:00'ya kadar ne yaparsınız? Soruyorum size? Abiciğim okul sezonunda dokuz ay çalışmaya çalışıyoruz, çalışma sayılırsa.
Bunlar yoksa kantinle ortak filan mı? Milli Eğitimin hangi yönetmeliğinde öğle saati çocukları dışarı çıkartmama gibi bir durum var? Biz bu devlete vergi vermiyor muyuz? Bizim çoluk çocuğumuz yok mu okuyan? Biz bu ülkede yaşamıyor muyuz, size soruyorum. Neden insanlar bu kadar bencil?
Benim iki tane çocuğum var. Onların geçimini bir anne olarak nasıl sağlayayım söyler misiniz? Kadına teşvik denilip duruluyor. Hani nerede? Biz bu konuda çok eziliyoruz.
Lütfen Feridun Ağabey, bu konuyu gündeme getirin. Ben rızkımı 3 liraya ekmek arası döner satarak kazanmaya çalışıyorum. Bana öğle arası çocukların geleceği bir saat yetiyor. Küçük bir işletmeciyim. Bu konuda yardımlarınızı bekliyorum."
Aynur Atay-Adana
Eleştiriniz için teşekkür ediyoruz...
Şehrinizi bilmediğim Dursun Baş kardeşim, bir okuyucuya yardımcı olabilmek için yaptığımız gayret, bireysel olarak sizin değerlendirme pencerenizden bakıldığında riyakârlık gibi gözükmüş... Canınız sağ olsun... Bizim okuyucumuz olmanız bize onur verir. Eleştiriniz bizim için değerlidir. Yayınlayabildiğimiz kadarını paylaşıyoruz. Selamlar.
"Feridun Ağabey, benim derdim de, bir dolar olmuş 2.7 TL. Ne almaya kalksam "zam geldi" diyorlar. Şaşırdım. Bozduruyorum 100 lirayı üç günde fit. Alıyorum emekli maaşımı on beş günde fit... Benim derdim de bu ama ne bankalar ne belediye ne de bir başka yetkili 'bir esnafı kurtarmak' adına Cumhurbaşkanının talimatına rağmen hâlâ prosedürü tercih ederek üç ortağı hayal kırıklığına uğratmaya devam edebiliyorlar. Desenize benim derdime de çare bulunmayacak? Siz hep böyle lokal mi çalışırsınız? Bir de bunun milli-ulusal olanı var. Herkesin derdini tek tek dinleyip çözüm arayacağınıza bu işi topyekûn yapsanız olmaz mı?.."
Geçmişi ve dünü unutmayalım!
Çanakkale şehitlerini anarken unutmamamız gereken bir hakikat vardır. Düşmanlar bizi tarihe gömmek isterken nasıl gaddarca ve zalimce saldırmışlardı. Askerî ve ekonomik açıdan bitme noktalarında iken, iman gücü ile kazanılan bir zafer söz konusuydu. Çağımızda, bu haince ve düşmanca saldırıların, başka kılıklara bürünerek geldiğini görüyoruz. Kıbrıs'ta oynanan oyunlar ve zulümler bitti mi sanki! Batı Trakya'da Yunan'ın yaptıkları unutuldu mu? Filistin Yahudi'nin pençesi altında inim inim inlemekte değil mi? Suriye'den kaçanların dertleri bitti mi? Kalanlara zulüm bütün şiddetiyle devam etmekte değil mi? Afganistan ayrı bir yara! Arakan'da yapılan işkenceler, yürekleri paralayan zulümler nasıl unutulabilir! Libya'da Müslümanlar kan ağlamıyor mu sanki! Mısır, Tunus halkı rahat yüzü görüyor mu? Dünkü Bağdat vilayetimiz Irak, hâlâ kan gölü olmaktan kurtuldu mu? Yemen yeni bir çıbanbaşı! Kafkaslar asırlardır ağlamıyor mu? Afrika'nın neresinde rahatlık var! Velhasıl, bütün bu ve benzeri Sünni Müslümanların yaşadığı coğrafyada ızdırap, zulüm, keşmekeş, yokluk ve fakirlik başını almış giderken, bütün bu Müslümanların ümit bağladığı bir memleket TÜRKİYE var. Cenab-ı Hakka hamdolsun güçlü bir ülke olma yolundayız. Bunu başaran kadrolara teşekkür borçluyuz.
Sait Yolaçan-İstanbul
Üst kattakiler ve alt kattakiler
"AK Parti hükümeti iktidara geldiği günden bu yana birçok ilkleri gerçekleştirdi. Kim ne derse desin, büyük hizmetler gerçekleştirildi. Duble yollardan tutun da, köprülere, tüp geçitlere, hızlı trene, sağlık, eğitim, kültür, iç ve dış borç, ihracat, bilimsel ve teknolojik çalışmalar, yatırım ve istihdamdaki gelişmeler, vs. saymakla bitmez. Bütün bunlara bağlı olarak hasta adamlıktan kurtularak dış dünyada kazanılan itibar...
Elbette bu hizmetler küçümsenemez ve göz ardı edilemez. Ancak, geçmiş iktidarlarda olduğu gibi bu insanların, iktidar sarhoşluğu içerisinde başları dönen il ve ilçe bazındaki bazı parti yöneticilerinin tutumları çok daha önemli... Hükümetin öncelikleri ile alt tabakadaki parti yöneticilerinin öncelikleri arasında bir uyumsuzluk olmamalı. Bu yapı zamanla çatırdamaya başlarsa hatayı çok uzaklarda aramamak gerekir."
Yılmaz Garip-Erzincan