Feridun Ağabey içimi sızlatan bir olayı anlatacağım size... İki gün önce akşamüstü, Bakırköy İstanbul Caddesinin sonuna doğru, bir vatandaş aracını dörtlüleri yakarak bırakıp gitmiş. Yoldan tek araç ancak geçebiliyor. Derken oraya bir trafik araç çekicisi geldi. Biraz zorlanarak da olsa araca yaklaştı. Aracı yükledi. Böyle trafiği zora sokanların araçları çekilir elbette. Gerçi o yolu tek araç geçecek hâlde daraltmak da ayrı bir skandal ama çekici otomobili yükleyip tam hareket etmişti ki aracın sahibi yetişti. Ardından “geldim geldim” diye bağırarak koşmaya başladı. Birkaç vatandaş da araç çekicisinin şoförüne, otomobilin şoförünün koştuğunu işaret etti. Ama çekicinin şoförü umursamadı sürmeye devam etti...
On metre sonra kavşakta camiye doğru dönecekken aracın sahibi yetişti. Adam yalvarırcasına aracın etrafında dört dönüyor, polis memuruna da şoföre de yalvarıyordu “Abi kurban olurum geldim.” Ama çekicinin şoförü camdan kafasını uzatıp sanki köpek azarlar gibi şoföre bağırıp çağırdı. Sonra da durmadan gitmeye devam etti. Ara sokak olduğu için hız yapamıyordu. Aracın sahibi adam da çekicinin peşinden yalvararak koşuyordu… Birkaç kişi daha seslendi ama araç durmadı… Aracın sahibi de peşinden koştu gitti… Sonu ne oldu bilmiyorum...
Ama merak ediyorum Ağabey, bu trafik çekicisinin amacı trafiği ihlal edene ceza vermek mi? Yoksa ihlali yapan kimselere böyle davranmak mı? Bir araç çekiciye yüklendiyse illa otoparka kadar çekilmek zorunda mı? Cezası kesilip araç şoföre verilemez mi? Bir çekici şoförü bir vatandaşa öyle aşağılayıcı şekilde bağırma yetkisine sahip midir? Bir de inip dövseydi bari!.. O trafik ihlalinin karşılığı bu olabilir mi, bunu anlatmaya çalışıyorum...
Bir de araçta trafik polis memuru var. Hiçbir şey yapmadan oturmalı mı? Şaştım kaldım… Bu şoför ve polis memuru, aracı çekilirken başına yetişmiş bir insanı arkalarından koşturarak aracını çekip böyle götürmeli mi? Şoför biraz kiloluydu. Ya kalp krizi geçirse o şekilde koşarken bunun vebalini kim çekecek? Ne oluyor yani, bir daha o adamın arabasını hiç vermeyecekler mi? Vatandaşa böyle düşmanca davranmak niye? Bu eziyet niye? Bu vatandaşa böyle aşağılayacak şekilde bağırmak niye ne hakla? Vallahi utandım… Billahi utandım… Bir insanın aracını göz göre göre çekip götürürken yalvaran peşinden koşan vatandaşa bu davranıştan utandım…
Bilmiyorum çekiciye alınan araç geri bırakılmaz diye bir kural mı var? Kural varsa bile vatandaşa o kural söylenemez mi? Böyle “bırakmasaydın!” tarzında bağırmak ve arkadan koşturmak var mıdır?
Feridun Ağabey o manzarayı görünce üzüntüden tansiyonum çıktı inanın… Çok üzüldüm vatandaşa yaşatılanlara… Selamlar saygılar...
"Vatandaş"
Her çalışan insanlar gibi engelliler de emekli olmayı hayal eder
“Sayın Cumhurbaşkanım bir engelli vatandaşınız olarak on binlerce engelliyi ilgilendiren bir konuda size sesimi duyurmak istiyorum. Engellilerin derdini en iyi anlayan annesidir bunu ancak engelli çocuğu olan bilir, bir de Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan bilir. Bu aklıma geldikçe duygusallaşıyorum. Neden mi? Engellilere şimdiye kadar görülmemiş hizmet eden liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın engelliler üzerinden yıpratılmasına gönlüm razı değil.
Şöyle ki sürekli rapor ve sürekli vergi indirimi ile 4A SSK'dan emekli olmuş engelliler engelinde hiçbir iyileşme olmadığı hâlde ilgili yönetmelikte kontrol muayeneleri ile ilgili kesin hüküm olmadığından dolayı engellilerin emekli maaşı kesilmektedir. Son iki yılda 3.000 civarında engelli arkadaşımızın emekli maaşı kesilmiştir. Bu konu ile ilgili Sağlık Bakanlığı Maliye Bakanlığına resmî yazı yazmıştır. Maliye Bakanlığı yazılan resmî yazıya cevap vermediği için ilgili yönetmelikte çalışma başlayamamıştır. Konu SGK, Emekli Hizmetleri Genel Müdürlüğü GİB’i ve Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünü ilgilendirmektedir.
Her çalışan insanlar gibi engelliler de emekli olmayı hayal eder. Ama sosyal medyada gruplar oluşturularak mağdur olmuş engellileri örnek göstererek bütün engellilerin başına gelecekmiş gibi bir algı yapılmaya çalışılıyor. Bu algı oyununu AK Parti Sosyal İşler Başkanlığına birçok kez ilettik. Henüz çözüm odaklı bir adım atılmadı. Saygılarımla...”
Hüseyin Zavalsız