“Feridun Ağabey, ben iki çocuklu bir anneyim. Geçen gün ilkokulda okuyan kızım öğleden sonra okul çıkışı eve geldi. Korkmuş. “Anne, öğretmenim sınıfta çocuklara çok bağırıyor. Bana bağırmıyor ama bana da bağırırsa diye çok korkuyorum” dedi. Gidip sınıf öğretmeni ile görüştüm. Öğretmen de kızımın söylediğinin aynını söyledi. “Ben sizin çocuğunuza bağırmıyorum” dedi. Ben de kendisine “Ama diğer çocuklara da bağırmamalısınız” dediğimde “Ben sınıfta otoriteyi sağlamak zorundayım” dedi. Ardından da “Siz özel okulda çocuk okutmak ister gibi konuşuyorsunuz” dedi. Ne demek istedi anlamadım ama özel okulda olsun devlet okulunda olsun öğretmen çocuklara bağırmalı mı? Bağıran kimse iyi öğretmen demek midir?” diye dert yanan İstanbul’dan Dilek Y. Hanımefendi, elbette ki doğru karar vermişsiniz ve gidip çocuğunuzun öğretmeni ile bire bir görüşüp yaşanan rahatsızlığı dile getirmişsiniz. Sizin gibi birkaç çocuğunun durumuyla ilgili öğretmeniyle görüşen veliler olsa öğretmen de çocuklarla daha ilgili olacaktır. Bu durumda hemen öğretmenin yargılanması veya öğretmenin olumsuz olarak değerlendirilmesi gerekmez. Ancak şu kadarını bildirelim ki hangi yaşta olursa olsun çocuk dilinden anlamak veya öğrenciyle iletişimde başarılı olmak bilgiyi gerektirir. Bilgi karşısında herkes susar, herkes saygı duyar herkes takdir eder. Bilgi yetersizliği yaşayan kimse ise ne kadar bağırırsa bağırsın otoriteyi sağlayamaz. Sizin de dediğiniz gibi çocuk sadece korkar. Hemen her konuda olduğu gibi öğretmenlik mesleğinde de sürekli kendini yenileme ve güncelleme gerekmektedir. Bir şey daha söylemek gerekirse çocukların korkarak saygı duymasını sağlamaktan severek saygı duymalarını sağlamak çok daha başarılıdır. Çünkü insan korktuğundan çekinir ama sevdiğinin sözünü dinler… F.A.
***
Aylardan beridir dört gözle EYT kararı bekliyoruz
İyi günler, EYT mağduru bir çalışan ve izleyiciniz olarak bir yorumumu paylaşmak istiyorum. Bizler 1999 Eylül’den çok önce çalışma hayatına başladık, o dönem mer'i olan 1475 sayılı kanun ne emrediyorsa yerine getirdik, söz konusu kanun devlet ile aramızda bir akitti, ne kese kâğıdı ne de karalama kâğıdı. Bugüne kadar kesintisiz çalıştık, prim ödedik. Devlet anadır - babadır. İnsan anasına babasına güvenmez de ya neye güvenir? Ana baba evladına çalım atar mı? Şimdi işveren bizi kapı önüne koydu, işimiz yok, malum yaşımız nedeniyle başka yerde kolaylıkla işe de giremiyoruz. Yaşa da takılıyoruz, emekli hakkımız da yok. Bizler, bu memleketin öz evlatları vergi verdik, askere gittik, günü geldi dağlarda şehit olduk. “Kaynak yok deniyor” ya hani ama istenilen birçok konuda kaynak bulunabiliyor. “Devlet yeni dönemde kimseyi mağdur etmeyecek” sözüne tekrar umut bağlamış durumdayız. Şimdi bakanlık EYT konusunda yeni bir takım yaş sınırlaması çıkarıyor. EYT içinde EYT çıkarmaya kalkıyor vs. ama dikkat edin 19.07.2022’de EYT komisyonu oluşturuldu. Çalışmalara başlandı. Tüm teknik çalışma tamam denildi. Aylardır bizlere ümit vadedildi. Ekmek, aş, hak hukuk işi başka hiçbir işe benzemez. Bir ay içinde 4,8 milyon EYT'liyi sevindirecek olumlu bir kararı dört gözle bekliyoruz.
S. Serhat Sarıkaya
***
Diplomamızın tozlanmasına bizim paslanmamıza izin vermeyin
Feridun Ağabey, iyi çalışmalar, ben aslında ziraat mühendisiyim ama Tarım Bakanlığında tarım işçisi olarak görev yapmaktayım. Benim gibi bu şekilde çalışan birçok arkadaşım bulunmaktadır. Bu nedenle bizim ne zorluklar yaşadığımızı düşünerek statü değişikliği talebimiz konusunda yardımlarınızı bekliyoruz. Eğer diplomamıza göre çalışırsak devletimize daha yararlı olabiliriz. Diplomamızın tozlanmasına bizim paslanmamıza izin vermeyin lütfen...
Kamu kurum ve kuruluşlarında, Belediyeler ve KİT'lerde 4857 sayılı yasaya tabii sürekli işçi statüsünde çalışan üniversite mezunu (ön lisans, lisans ve yüksek lisans) işçilerin yasal düzenleme ile çalışanların isteklerine bağlı olarak memur kadrolarına geçirilmesini talep etmekteyiz. Saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz. Üniversiteli İşçiler Platformu
Pınar Lekesiz