Deprem bölgesi öğrencilerinden yaz okulu talebi

Feridun Ağabey, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi öğrencileri olarak deprem bölgesinde ikamet eden, yaşanılan büyük doğal afetin (depremin) sonuçlarından etkilenen bizler Atatürk Üniversitesi'nden yaz okulu talep ediyoruz.

Diğer Açıköğretim Fakülteleri gibi bizler de yaz okulundan yararlanmak istiyoruz. Yarım kalan eğitimimizin hakkıyla tamamlanabilmesi ve yapılacak alımlara tercih hakkı doğması için YAZ OKULUNUN AÇILMASI bizler için şart oldu. Sizden isteğimiz doğrudan depremden etkilenen binlerce öğrencinin sesi olmanız. Rektörümüz sayın Ömer Çomaklı Hocamıza sesimizi duyurmanızdır. Gereğinin yapılması ve bizlere olacak desteğiniz temennimizdir.

     Açıköğretim Fakültesi Öğrencileri 

 

 

 

Feridun Ağabey, bu ülkenin “aydın” dediğimiz insanlarının çoğunluğu Tanzimat’tan bu yana başka kültür pınarlarından beslenerek o notalardan müzik yapmaya başladığında aydın sayılmaktadır. Ne acı bir gerçektir ki bunun dışındakiler “aydın” kategorisine girememektedir. Yerli ve millî imkanlarla kendini geliştirmeye çalışan -ki sayıları her daim bir elin parmaklarını geçmeyen çilekeş idealistler- münevverler kapitalist şemsiye sayesinde tuzu kuru olanların müstehzi bakışları altında mutasavvıf pencereden bakınca “bir lokma bir hırka derviş gibi” ama acı hakikatten bakınca bazen geçim derdinden bile mustarip olan, zorlanan sefil bir hayata mahkûm yaşamaktadırlar.

Bu çok acı gerçeği Tazminat devri de dahil ne siyasilerimiz ne bürokratlarımız görebilmiştir. Bu anlamda ülkesinin menfaatini her şeyin üzerinde tutan bürokratların hiç olmazsa yarısı kadarı, kendi dünyasına ışık tutmaya çalışan münevverini desteklemek lütfunda ve zahmetinde bulunsa bile bu sorun büyük oranda çözülebilecektir. Ama ne acıdır ki yıllar boyunca bu anlamda kendi münevverinin önünü açma sorumluluğundan yağmurdan kaçarcasına kaçtık, kaçıldı... Demokratik gözükme adına aydın denilen yerli ve millî duygulardan uzak bencil kimselere iltifat edilirken lüks iftar sofralarına bile çoğunlukla onlar davet edilirken belki o gece evinde, samimi anlamda bir lokma bir hırka sahur ederek oruca niyet eden birçok münevverler “evvel yârin sevdiceği ben idim, şimdi uzaklardan bakan ben oldum” duygusuyla o sofraları haberlerden izlemekle iktifa ettiler...

Velhasıl...  Demek istiyorum ki amacı ve gayesi hedefi ve menfaati yerli ve millî duyguları alkışlamak değil de ülkenin millî başarılarını gizlemek ve görmezden gelmek uğruna çaba sarf eden aydınlar yerine artık toplumun duygu ve düşünce paradigmalarını, reseptörlerini yerli ve millî duygulara yönlendirecek olanlara da destek verilmelidir... Eğer öyle olursa sahilde ışıldayan uçak gemisi mesabesindeki gemimizle gurur duymak gerektiği hâlde soğan edebiyatı yapanlara fırsat verilmez... Rabbim devletimize milletimize zeval vermesin ama eğer gençliğe sahip çıkılacaksa yerli ve millî duygulara sahip olan münevverlerimize de sahip çıkılsın... Çünkü gelecek gençlik ise gençliği yetiştirecek olan da münevverlerimizdir...

     Akif İnan İzgördü

 

 

 

Feridun Ağabey, bahçe, park, alt geçit, yol gibi mekânların aydınlatılmasında kullanılan lambaların otomatik olarak açılıp kapanmasını sağlayan sensörlü ya da zaman saatli düzenekler mevcuttur. Günümüzde bu cihazlar makul fiyat seviyelerine inmiştir. Lakin işinin ehli/usta/uzman kişiler otomatik sistemleri ayarlama noktasında çırak seviyesinde olduklarından her taraf aydınlık olduğu zamanlarda bile birçok yerde dış mekân lambaları çalışır. Bu israfa kimse dur demiyor. Yazık bu ülkeye… Sizin aracılığınızla, belediyelere ve sorumlu olunan diğer kamu kurumlarına haber vermek istiyorum. Enerji konusunda azami tasarruf gerektiği bir dönemde bu tür israftan ülkemizi kurtarmak lazım.

     Ali Özdemir