Geleceğe dair bir ümidiniz varsa gençliğe bakacaksınız

Feridun Ağabey, gençlere çamur atmak kolay ama onları yetiştirmek zordur. Onları nankörlükle suçlamak basit ama iyi bir eğitim vermek zordur. Eline diplomayı verip “oldun ve olgunlaştın” demek çok kolay ama başarı elde etmesi için yol göstermek zordur. Ellerine teknolojik araçları verip ‘al hadi yap’ demek çok basit ama o teknolojik araçların nefsani ve şeytani yönlerinden onları korumak çok ama çok zordur.

 

Onlara “Z kuşağı” demenin küresel bir tezgâh olduğunu görmeyenler onların yol göstericisi olamazlar! Geleceğe dair bir ümidiniz varsa, yetiştirdiğiniz gençliğe bakacaksınız. ‘Okulunu bitirdi’ demek aslında orada belli bir süreyi tamamladı demek. ‘Diploması elinde’ demek tamamladığı sürenin katılım sertifikasını aldı demek. Okul okudu, okul bitirdi gibi tabirler de aslında yanlıştır. Okul okunmaz, biten ise sadece geçen seneler ve ömürlerinin verimli dönemleridir. Kişinin ilmi seviyesi, gelişimi, yeteneği bunlarla ölçülemez.

 

Önünüze hedefler koyarken yetiştirdiğiniz gençlerin durumunu görmezden gelemezsiniz. Biz onlara her türlü imkânı verdik ama onlar başaramadılar demek kolaya kaçmaktır. Her türlü imkânı vermek bazen gençleri yoldan bile çıkarabilir. Gençliğin okuduğu kitapları, gittikleri mekânları, oynadıkları oyunları, aralarındaki konuşmaları biliyor musunuz? Onlarca kapı açmak kafa karışıklığına sebep olmaktadır. Doğru kapıları sırasıyla açmalısınız. Yıllardır gençleri yetiştirmek için çabaladım, uzun süre spor salonu işlettim, üç yıl tarih alanında ders verdim. Ders verip çekilmenin birçok sorunu kökünden çözemediği aşikâr. Geziler tertip ettik, konferanslar, seminerler verdik. Hiçbiri yeterli gelmedi. Bu düşüncem üzerine, tespitlerin ve çözümlerin bulunduğu bir çalışmaya besmele ile başlamış bulunmaktayım. Gençlere sözde yol gösterenlerin birçoğunun yol kesici olduklarını anlatmak için, yolun teferruatlarını ve inceliklerini göstermek için büyük bir adım! Hayırlara vesile olur inşallah.

***

 

“Feridun Ağabey, kendimi bildim bileli hiçbir şekilde kimseye haksızlık etmedim. Kötülük yapmadım. Hiçbir zaman kanunsuz bir işte bulunmadım. Ama yıllardan beri hep çevremdekilerle kendimi kıyasladığımda ben hep aşağı giderken etrafımda tanıdığım bildiğim nice insan hem de birçok yanlış hareketine rağmen, sahtekarlık yapmasına rağmen, yalan söylemesine rağmen hep işini bir şekilde halletmekte. Bu işte bir yanlışlık yok mu?” diyen İstanbul’dan Veysel Y. isimli okuyucumuz, anlattıklarına göre aslında kendi durumunun cevabını kendin veriyorsun... Günümüzde birçok insan gerçekten yalancılıkla, sahtekârlıkla, halk arasında söylenen hâliyle çalıp çırparak kısa zamanda belirli bir yerlere gelebilmektedir. Ama çevresindeki kimseler onların sadece belirli bir yere gelişlerine odaklanırlar. O kimseler o yerlere gelirken kimlerle ve nerelerle nasıl iletişim içinde olduklarını, bunun sonucu olarak kimlere nasıl mecbur kaldıklarını, nasıl stres ve sorun yaşamaya başladıklarını görmezler, duymazlar ve bilmezler... Onun için atalarımız “davulun sesi uzaktan hoş gelir” demişlerdir. Ama böylesi nice kimsenin bir süre sonra hayatta kısa devre yaparak sigortasının attığını, hayatının aynı şekilde allak bullak olduğunu görmüşlerdir. Yine hayatını yalan dolan ve sahtekârlık üzerine kuran kimselerin hayatlarında bereket olmadığını da “su testisi su yolunda kırılır” tabirince gerek çevresi gerek uzaktan kimseler olaylarla haberlerde okumakta, ekranlarda izlemektedir. Dürüstlük aslında gerçekten zordur... Dürüst kalabilmek zordur. Ama onun için dürüstlük hazine gibidir derler... Çünkü dürüst kimsenin, kimselerde olmayan bir “huzuru” vardır. Ve aslında hayatta “huzurlu” olabilmek için insanlar çok şeylerini feda etmeye hazırdır. Siz etrafınızda yanıp sönen ateş böceklerinin ışıldamalarına bakarak kendi hazinenizi küçümsemeyin...  Aslında değerli olan sizsiniz... F.A.

 

 

 

Bugün Ramazan Bayramı’nın birinci günü. Bu vesileyle bütün saygıdeğer okuyucularımızın ve vatandaşlarımızın Ramazan Bayramı’nı tebrik eder, sağlıklı huzurlu ve mutlu günler dileriz. F.A.