Karbon salınımı ve Karagöz Hacivat kavgaları

Sesli Dinle
A -
A +

Feridun Ağabey Hollanda, küresel egemenlerin yeni piyesi "iklim numarasının" önde giden ülkelerinden biriymiş. Karbon salınımını azaltma numarası için hızla kollarını sıvamış. En çok karbonu "inekler ve domuzların" gübresi salıyor diyerek ülkedeki inek nüfusunu 1 milyon ve domuz sayısını 4 milyon azaltmak ve bazı tarım faaliyetlerini kısıtlamak için hemen harekete geçmişler.

 

Bütün Hollanda'nın toplamı Konya kadar olmasına, toprağı Konya kadar verimli olmamasına rağmen Türkiye'nin toplamının 6 katından fazla tarımsal ürün ihraç eden Hollanda'nın bu tutumuna Hollandalı çiftçiler "İnekler doğayı petrol şirketlerinden fazla mı kirletiyor?” diyerek tepkiyle cevap vermişler.

 

Sonra binlerce çiftçi traktörleri ile sokağa çıkıp yolları tıkadı. Gübrelerini ana caddelere boşalttı. Yetkililerin evlerinin önünde sabahlara kadar gösteriler düzenledi. Politikacılar korkularından korumasız sokağa çıkamaz oldu. Hükûmet onları bağnaz, yobaz, bilim karşıtı, aşırı radikaller olarak yaftaladı. Sonra çiftçiler bir siyasi parti kurup başlarına Caroline isimli bir hanımefendiyi getirdiler. Ve sadece iki senede oylarını %20'ye çıkardılar. Hollanda çiftçisi küresel numaraları kabul etmeme direnci göstererek aslında dünya çiftçilerine de örnek oldular. Toplum şuurlu ve bilgi sahibi ve de iradeli olunca tepki de verebiliyor demek ki. Hollanda toprakları alüvyon olarak çok zengin topraklardır. Ancak özellikle bazı yıllarda güneşin az görünmesi, çok fazla yıkanan toprak, deniz seviyesi altında kalmanın getirdiği rutubet nedeni ile o verimli topraktan verim almak yüzyıllarca yeterince mümkün olmamıştı. Ama aynı kararlılıkla o başarıyı elde ettiler. Biz de aynı kararlılığı bizim çiftçimize bizim köylümüzde bekleriz ama beraberinde bu konuda tarım ve hayvancılığın ülkenin geleceğindeki önemi hakkında halkı bilgilendirecek programlar düzenlemek de bizim yetkililerimize düşüyor. Günübirlik artan et fiyatlarını gündeme getirenler et fiyatlarındaki artışın sebeplerini de niçin gündeme getirmiyorlar? Çünkü hiç kimse sorunun adresini göstermek istemiyor. Geriye Hacivat Karagöz kavgalarından başka bir şey kalmıyor.

 

     Ahmet H.Ç.

 

 

 

 

 

Yazdığım için hakaret ve tehdit mesajları alsam da

 

 

 

Günümüzde bir insan ortalama 70-80 yıl yaşıyor. Bunun ilk 18-20 yılı çocukluk ve eğitim alma sürecini içeriyor. 20-65 arası ise 35-45 yıl verimli çalışma/üretim söz konusudur. 

 

Geri, gelişmemiş, eğitilmemiş, üretimden uzak, bedavadan yaşamanın normal görüldüğü toplumlarda 35-43 yaş arasında emekli olup; üretmeden tüketme ilgi gören bir yaklaşımdır.

 

90’lı yılların oportünist, avanta dağıtmayı seven, oy için her türlü hukuk dışı işe göz yuman siyaset ağası, 38 yaşında emekli olabilmenin yolunu açarak sosyal güvenlik kurumunu çıkmaza sokmuştur.

 

40’lı yaşlarda emekli olan kişi vefat edince eşi maaşı almaya devam ediyor. Eş ölünce ise evli olmayan (ya da dul olan) kız evlat babasının emekli maaşını alma hakkına sahip oluyor. Böyle bir yapı toplumun yüzde 25’inin hiçbir iş yapmadan on yıllarca para almasına sebep olmuştur. 

 

Bu topraklarda, kimi evli kişiler “naylon biçimde boşanarak” kadın; babanın emekli maaşını almayı bile normal görür olmuştur.

 

Son birkaç yıl içinde “emeklilikte yaşa takılanlar” diye emekliliği bekleyenler için bu kapı yeniden açılınca öğrenciyken iş yerinde stajyer (gözlemci, çırak, yardımcı) olarak bulunan insanlar da meydanlara çıkarak “staj başlangıcımız sigorta başlangıcı olsun” diye eylem yapmaya başladılar. Fransa gibi gelişmiş ülkelerde 40 yıl çalışmadan emekli olmak mümkün değildir. Sıradan bir vatandaş olarak son 2 yılda “erken emeklilik ülkemizi batırır, devlet hazinesini kurutur, üretim düşer, gerçekten hak ederek emekli olanların maaşı da azalır” diye yazdığım için binlerce hakaret, tehdit, saldırı, vasatlık mesajları aldım. 

 

Devletin kaynaklarının hak etmeyenlere aktarılmasına karşı çıkmak yurttaşlık görevidir. Herkes ürettiği nispette gelire sahip olmalıdır. 2 yılda emekli olanlara da 40’lı yaşlarda emekli olanlara da gittiğiniz yol doğru değil kul hakkı yemeyin diyorum. Sadece oy almak için erken yaşlarda emekli olunmasına göz yuman siyasal yapılara da “bilimden, üretimden, hukuktan, kul hakkından yana tavır alın” diye sesleniyorum. Ülkenin üretimsiz ve geri kalmasına ses çıkarmayan herkes bu haksızlığa ortak olmaktadır.

 

     Ali Özdemir/Eğitimci-Yazar-Yayıncı

 

 

 

 

 

Mekke-i mükerreme değil Medine-yi Münvvere

 

 

 

“Feridun Ağabey, köşenizde saygıdeğer öğretmenimizin çok değerli tarihî mektubunda, “Dünyanın en uzun demir yolunu inşa etti. (İstanbul'dan Mekke'ye kadar)" ibaresi vardı. O dönemler itibarı ile mezkûr hattın dünyanın en uzun demir yolu hattı olup olmadığını bilemem yalnız bu hat Mekke-i Mükerreme’ye kadar değil, buranın takriben 400 km kuzeyindeki Medine-i Münevvere’ye kadar uzanmaktaydı. Takdirlerinize sunulur.”

 

     Mevlüt Akyıldız

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.