Küçük çocuğuma söz dinletemiyorum!

Sesli Dinle
A -
A +
“Feridun Ağabey, dört yaşında bir oğlum var. Sürekli her şeyi soruyor. Neredeyse cevap vermekten bıktım. Ama o bana sorduğu ve cevap verdiğim hâlde ben ondan bir şey istediğim zaman veya ona bir tembihte bulunduğum zaman sözümü dinletemiyorum. Bazen çaresiz kalıyorum. Bu konuda ne yapmalıyım?” diye soran İstanbul’dan "Anne" rumuzlu okuyucumuz, haklısınız bu yaşlardaki çocuklar genellikle söyleneni duysa da anlamaz. Sonuçta duymamış gibidir. Bu sebeple ondan bir şey isteyeceğiniz zaman veya bir konuda bir tembihte bir hatırlatmada bulunacağınız zaman daha çok beden dilinizi kullanmalısınız.
 
Onunla göz teması kurarak ve yapması gereken veya yapmaması gereken şeyi ondan sonra çocukça basit ifadelerle açıklayıp veya sadece hareketlerle anlamasını sağlamaya çalışabilirsiniz. Örnek olarak eline çatal gibi bıçak gibi çocuk için zararlı bir ev eşyasını alan çocuğa kendine bir zarar verir düşüncesiyle “sakın yapma!”, “bırak onu!”, “o çok tehlikeli” vb. sözler söylemek yerine göz göze gelerek bir parmak hareketiyle “sakın yapma, bırak onu anlamında” bir işaret yaptığınızda çocuk elindekini bırakacaktır. Gördünüz mü çocuk söz dinlemez değil...
 
Bu arada ergenliğe adım atmış çocuklarınızla da asla suçlayıcı, onu dışlayıcı, onu reddedici konuşmayın. Kişilik haklarına girecek cümlelerden sakının. Çünkü o yaştaki çocuklar da cevap verirken çok acımasız olur, sizin anlayacağınız tarzda ilerisini gerisini hesap etmeden düşündüğü cevabı aynen verir ve o zaman kırıcı konuşurlar.
 
Ergenlik yaşındaki evlatlarınızla da mümkün mertebe konunun içine onu da katarak veya onunla ilgili konuda siz kendinizi de ona paydaş yaparak yorumda bulunursanız daha kolay iletişim kurabilirsiniz.
 
Örnek olarak, istediği bir şeyi ona hakaret ederek “sen buna layık mısın ki?” diyerek veya “şimdi onun zamanı mı daha önemli ihtiyaç varken!” gibi söz söyleyerek reddetmek yerine bütçenizin müsait olmadığını olduğu zaman tekrar konuşup ona göre karar verebileceğinizi söylediğinizde çocuğunuz ısrarcı olmayacaktır. F.A.

Bolu Orman İşletme Müdürlüğüne israf çağrısı
 
Türkiye, enerjide dışa bağımlı bir ülkedir. Her yıl 40-60 milyar dolarlık kaynağı enerji ithalatı için harcıyoruz. Elektrik enerjisi üretmek için su, kömür, linyit, doğalgaz, rüzgâr, güneş, jeotermal, fueloil gibi kaynaklar kullanılıyor. Yaklaşık 3 ay önce hizmet vermeye başlayan Bolu Orman İşletme Müdürlüğü binası ışıl ışıl aydınlatılıyor. Binanın içi, dış cephesi ve bahçesi çok pahalı ve çok enerji harcayan armatürlerle donatılmış hâlde. Devasa yapı inşa edilirken elektrik teknisyeni bir tanıdığım ile iç mekânları da gezip incelemiştim. Orada gördüğüm şu idi: Çok pahalı, aşırı lüks bir elektrik sistemi kuruluyordu...
 
Devlet düşmanı değilim. Orman İşletme Müdürlüğü ile de bir alıp veremediğim yok. Ancak, binanın harcadığı enerjinin yüzde 60’ının israf olduğunu isteyen herkese kanıtlayabilirim. Bu binadaki abartılı tüketimi herkes yerinde gidip görebilir.
 
AB ülkelerinde sokak lambaları bile azaltılırken bu konuda en azından Orman Müdürlüğümüzü enerji konusunda yeniden bir güncelleme yapmasını öneriyorum...
 
Bu arada Düzce depremi vesilesiyle bölge halkımıza ve ülkemize büyük geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.        Ali Özdemir

Marmara Denizi'ndeki müsilaj olayına farklı bir yorum
 
Feridun Ağabey, ben diyorum ki: “Bu Marmara Denizi doğdum doğalı var mıydı? Vardı? Bu kombi türleri olmadan önce müsilaj var mıydı? Yoktu. O hâlde ben bir kombi ustası olarak düşüncemi sizin aracılığınızla bilim insanlarına iletmek istiyorum.
 
Yanılıyor olabilirim de farklı bir sebep olabilir de ama ben bu konuyu da bilim dünyasına hatırlatmak istiyorum. Ben araştırıcı değilim, bilim adamı değilim. Ben bir kombi ustasıyım. Biz ülkeye 1989’da geldik. İstanbul’a da doğalgaz 1996’da geldi. Doğalgaz kömür gibi havayı kirletmiyordu ama yine de belirli bir oranda havayı kirletiyordu. İşte bilim adamları uzun uğraşılar sonunda havayı kirletmeyen doğalgazı tam randımanlı kullanan yoğuşmalı sistemi buldular. Bu da güzel bir çalışmaydı. Ama bu sistemde her bir dairenin bir kombisi ayda yaklaşık 20 litre kadar asitli su salgılıyor. Bu asitli sular da bir hortum vasıtasıyla gidere bağlanıyor. Gider de kanalizasyona ve oradan denize gidiyor...
 
Diyorum ki: Bu denizi bu hâle bu asitli sular getiriyor olmuş olmasın? Saygılarımla..."            Sami Usta
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.