Ne yaptı bu insanlar size, nedir bu insanların suçu?

Sesli Dinle
A -
A +
Bugün yine sizlere sosyal medyadan bahsedeceğim. Diyeceksiniz ki bu adam takmış sosyal medyaya sanki orada yaşıyor. Sosyal medyada yaşamıyorum belki ama her gün kullanıyorum. 14 Mayıs 2023 günü ülkemizde tarihe geçecek bir seçim daha yaşandı. İlk turda kazanan çıkmadı ve seçim ikinci tura kaldı. İnsanlar gece boyu heyecanlı bir bekleyiş
içerisindeydi.
 
Seçimlerde geçtiğimiz şubat ayında deprem afeti yaşayan illerimizdeki seçim sonuçları dikkat çekti. Sosyal medyada sanki bir düğmeye basılmış gibi kendisine muhalif diyen bir güruh deprem felaketinde yaptıkları yardımları -deyim yerindeyse- insanların başına kaktılar. “Bilseydik yardım göndermezdik”, “Gözünüze dizinize dursun.”, “Bundan sonra yardım yok sizin gibilere...” Ve hatta ağza alınmayacak galiz küfürler...
 
Ne yaptı bu insanlar size? Nedir bu insanların suçu? Sırf çoğunun siyasi görüşü sizinle aynı değil diye nedir bu kin? Herkes sizinle aynı düşünmek zorunda mı? Belki o insanlar ülkenin geleceğini sizin desteklediğiniz adayda görmüyor. Farklı görüşlere saygı göstermeyi ne zaman öğreneceksiniz?
 
Geçenlerde TGRT FM/de ve TGRT Belgesel’de bir sohbette “yapılan iyilikleri dünyadayken karşıdakinin yüzüne vuran ahirette bu işlediği sevaptan mahrum kalacak” diye söylenmişti. Sohbetin devamında verdiği hediyeyi geri istemenin, başa kakmanın ne kadar günah olduğundan da bahsediliyordu.
 
Kendi kendime dedim ki “sırf üç günlük dünya meselesi için yaptıkları iyilikleri insanların başına kakan kimse ne kadar da nasipsiz. Bu işledikleri sevaptan hiçbir şey almayacağı gibi günah sahibi oluyor. Bazen okuduğumuz yazılarda, takvimlerde her şeyin nasip meselesi olduğunu okuyunca anlam veremezdim ‘nasıl olur?’ diye. İnsanlar kendi elleriyle işledikleri sevapları hiç edip bir de günah sahibi nasıl olunurmuş, bunun cevabını bu şaşırtıcı tepkide görmüş olduk. Allah yaptığımız iyiliklerin mükâfatını alan kullarından eylesin. Âmin...
     Abdullah Karakoç
 

Krallıklar ve halkın kendi kendini yönetebilmesi

İngiltere'de en uzun süre kral olamayan prens unvanına sahip III. Charles, sonunda törenle tacını giymiş. 300-500 yıl öncenin komik kıyafetleri ile kabaktan bozma bir at arabası içinde taç giyme törenine gitmiş. Bu tören aslında günümüz dünyasına göre çok banal yahu. Ama hâlâ geleneklerine sahip çıkmaya çalışıyor çağdaş ve medeni olmama pahasına da olsa...
 
Üstelik krallık da neymiş! Halkın kendi kendini, yönettiği demokrasi ve cumhuriyet söylemi ne güne duruyor? Ne gariptir ki İngilizler her gittikleri yere cumhuriyeti ve demokrasiyi götürürlerken(!) bunu önerip bunu salık verirken kendi ülkelerini hâlâ çağ dışı kraliyet ile yönetmeleri ne kadar da gerici bir şey değil mi?
 
Sizce, bu dünyada 300-500 yıl önce dedelerinin giydiği kıyafeti giyebilecek kadar kendine ve dedesine yabancılaşmamış kaç ülke kalmıştır?
     Ahmet Hakan Çakıcı
 
 
Lafı dolaştırmadan eğip bükmeden sormak istiyorum!
 
“Çok basit bir örnek vermem gerekirse devam eden boşanma davamda mahkeme hâkimi kızımı 15 günde bir olmak üzere sadece 1 saat görmem yönünde karar vermiş ve 2019 yılında bundan dört yıl önce yeni doğan 2 aylık bir çocuk için aylık 1.000 TL gibi fahiş rakamla nafaka ödemem konusunda beni yükümlü tutmuştur. Özetle hâkim bana çocuğunu 30 dakika görebilirsin, babalık yapabilirsin derken, bunun karşılığında ise 1.000 TL nafaka ile yükümlü tutmuştur. Sizlere şimdi lafı dolaştırmadan eğip bükmeden sormak istiyorum: 30 dakika veya 1 saatlik babalık hangi kanun veya yasada vardır?
 
Çocuğum âdeta bana karşı bir eziyet ve koz olarak kullanılmaktadır. Halen bu durum devam etmektedir.
 
Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre maddi borç karşılığı hapis yasaklanmışken nafaka yükümlüsü disiplin hapsi kapsamında üç ay cezaevine girmektedir. Üçer ay cezaevi süreçleriyle beş yıldan fazla cezaevinde kalan nafaka yükümlüsü vardır.
 
Sonuçta çözümün her kesimce adil olabilmesi için sosyal yardımlarla cinsiyet ayrımı olmadan giderilmesi en doğru yoldur. Modern hukuk sistemlerinin insan haklarının hüküm sürdüğü yerlerde kusurdan tazminat mal paylaşımı vs. vardır ama ömür boyu nafaka yoksulluğa düşürme gibi kavramlar yoktur.
 
Günümüzde özel ya da devletin her kurum ve kuruluşunda kamera sistemi vardır. Ancak adliyelerde özellikle aile mahkemelerinde davalarda kamera sistemi yoktur. Nasıl ki iktidar hükûmet şehir hastanelerini televizyonlarda gösterip reklamını yapıyorsa, adliyeler ve aile mahkemeleri boşanma davaları dosyaları kamuoyunda açık şeffaf bir şekilde televizyonlarda basında gösterilmesini, yayınlanmasını istiyoruz."
     Tahsin Demir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.