Öğretmenden yeğenine tarihî bir mektup

Sesli Dinle
A -
A +
Değerli bir öğretmenimiz yüreğindeki vatan sevgisiyle ve din gayretiyle muhtemel ki öğrencilerinden olan bir yeğenine ve onun şahsında tüm öğrencilere ve yeğenlere hitap eden uzunca bir mektup yazmış... Bu uzunca mektuptan birkaç cümleyle de olsa söz ederek değerli öğretmenimizin derdine saygımızı belirtelim:
 
“600 yıllık cihan devleti Osmanlının ve dünya Müslümanlarının 34. Sultanı, abdestsiz hiçbir devlet evrakını imzalamayan cennetmekân Sultan Abdülhamid Han, şartlı olarak devlet başkanlığına getirildiğinde, Meclis-i Mebûsan’ı açıp da %60'ının gayrimüslim olduğunu görünce bu yapının devleti parçalayacağını fark edip 2 sene sonra Meclis'i kapatmıştı.
Eğer Meclis'i feshetmeseydi kapatmasaydı, daha o günden devleti parçalayacak, yıkacaklardı...
 
Devleti 33 sene savaşa sokmadan, eğitimde bilimde, sanayide, tıpta büyük yatırımlar yaptı. Lise, üniversite, hastane binaları yaptı, tecrübeli doktorlar subaylar yetiştirdi. Dünyanın en uzun demir yolunu inşa etti, (İstanbul'dan Mekke'ye kadar) telgraf hatları kurdu. İstanbul'a Kemerburgaz'dan su getirtti. Şimdi onun yaptığı binaları eğitimde ve tıpta hâlen kullanıyoruz. 33 yıl ülkeyi istikrarla yönetti ama devleti yönetecek yardımcılar yetiştirmesine dış güçler mâni oldu. Gizli mahfillerde paşaları doktorları, yazarları gazetecileri kandırarak devletin aleyhinde faaliyet göstererek Sultanı yalnızlaştırdılar. Ardından üç sene içinde suikastlar tertip edecek kadar ileri gittiler. Sonunda tekrar, 'Meşrutiyet' diyerek, Meclis'i açtırdılar.
 
Ardından gelişen olaylarda Padişahın tahttan indirilip kısa sürede de Sultan'ın yetiştirdiği, tecrübeli bilgili, vatansever ne kadar subay, paşa bürokrat varsa hepsini devlet yönetiminden uzaklaştırdılar. Devletin kadrosuna liyakatsiz kimseleri doldurup onları yetkilendirip ve bu tecrübesizlikle devleti Balkan Harbine soktular. İlk büyük kayıp olarak Balkanları kaybettik.
 
On binlerce Müslüman kılıçtan geçirildi, kalanlar da Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldı. Daha sonra kurulan devletimiz de yıllar içinde büyük badireler atlattıktan sonra nihayet son yirmi yıldır istikrara kavuştu... Dünyanın dört bir yanından ülkelerin birbiriyle kıyasıya rekabet ettiği ve dört bir yanımızda savaşın, terörün, istikrarsızlığın kol gezdiği bir dönemde hemen her alanda büyük yatırımlar ve teknolojik gelişimler ve kazanımlar sağlamış bir Türkiye var. Sağlık’ta ne kadar önemli bir güç olduğumuzu pandemi döneminde görerek yaşadığımız gibi, savunma sanayiine harcanan yaklaşık 60 milyar dolarlık bütçeyle de bütün dünyanın merak ettiği karada, havada ve denizde teknolojik mükemmeliyete kavuştuk. Son olarak denize indirilen TCG Anadolu gemisi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı bir törenle Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim edildi... Düşünün bir kere dünyada bu ölçekte gemiye ancak 12 ülke sahip bulunuyor. TCG Anadolu gemisinin üzerine iniş-kalkış yapacak SİHA'larla dünyanın 'ilk SİHA-gemisi' olacak...
 
Dolayısıyla diyorum ki sevgili yeğenim tarih tekerrürdür derler. Aman dikkat edelim... Sen ders alırsan, ben ders alırsam tarih tekerrür etmez ve bu ülkede Türkiye Yeni Yüzyılı Allah’ın izniyle 2071 vizyonuna doğru ilerler...”
     Alaaddin Erdoğan
 
 
Öğretmenevinde de sadece öğretmenler kalsın
 
Feridun Ağabey, Ankara'da birçok resmî kurumun misafirhanesi (evi) var. Ancak, sadece öğretmenler için yapılmış olan misafirhanelerde eğitimciler hariç herkes kalıyor. 6 Şubat depreminden sonra bölgedeki kimi illerden gelen lüks otomobil sahibi, (bana göre) ayrıcalıklı aileler 2 aydır Ankara'daki kimi öğretmenevlerinde hiç para ödemeden kalıyorlar. Bedava kalan bu tür insanlar yüzünden öğretmenler bu tesislerde kalamayıp 3-4 kat pahalı otellere gitmek zorunda kalıyor. Herhangi bir öğretmenevinin bahçesindeki taşıtlara bakarak kalanların zenginliğinin seviyesi tespit edilebilir. Mesela polisevinde, orduevinde ilgili kamu kurumunun mensubu olmayanlar kalamazken öğretmenevleri niçin herkese açık vaziyettedir? Depremzedelerin mağdur olanlarını elbette anlarız ama imkânı olduğu hâlde bu şekilde ayrıcalıklı olanların bu tür misafirliği artık sona ermelidir. Çünkü devletimiz hepsi için barınma yerlerini oluşturmuş vaziyettedir. Saygılarımla.”
     Rumuz: M. T.
 
 
Fahiş kira artıranlara ceza uygulaması başladı mı?
 
Feridun Ağabey, benim bildiğim kadarı ile sağlıklı bir ekonomide ortalama ev kiraları asgari ücretin 3'te 1'i civarında olmalıymış. O zaman Türkiye'de bu oran 2-3 bin lira bandında olmalı. Ama şu an benim yaşadığım ilçede (Alanya) ortalama 2+1 evlere 10-15 bin lira, 3+1 evlere 15-20 bin lira isteniyor. Yani asgari ücretin 1,5 ila 3 katı kadar. Devletimiz "kiralara yüksek zam yapanlara hesabını hukuk çerçevesinde soracağız" demişti. Bu konuda şimdiye kadar fahiş fiyat sebebiyle ceza uygulanan bir sorumlu var mı? Böyle bir emsal karar var mı?
     Ahmet H.Ç.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.