Sütte yaşanan sıkıntıya çözüm var mı?

Sesli Dinle
A -
A +
Feridun Ağabey, 30 yıldır et ve süt işiyle uğraşan bir esnaftan dinlediklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
 
Diyor ki:“Köydeki ineğe alınıp süt için verilen 1 kilo yem 5,5 lira… (Tarım Kredi Kasım 2022 fiyatları) Bu 1 kilonun karşılığı inek 1 kilo süt veriyor. 1 kilo sütü köyde küçük süt toplayıcıları 8-9-10 liraya alıyor. Fakat bu fiyatı artıran 3-4 süt kartel firma vs. o bölgeye girip 2-3 lira fazla verip fiyatı artırıyor. Her zam gelişinde bu döngü devam ediyor. Bu 4-5 kartel süt paketleyicisi firma, bu verdikleri 3 lira fazla parayı, sütün yağını alarak tereyağından çıkarıyor. Zaten tereyağı fiyatı da sürekli artıyor. 2021 Kasım ayında tereyağı 80 lirayken, şu anda 160-180 lira arasında. 2021 Kasım ayında dolar 17 lira iken şimdi 2022 Kasım dolar 18,50 lira. 2021 Aralık ayı süt yemi tonu Aralık 2021'de 3930 lira iken 2022 Kasım ayı süt yemi fiyatı tonu artı-eksi 5 bin 100 lira.Bu süt fiyatlarında üretici küçük çiftçilerin de hatası var. Avrupa’da 100 büyükbaş süt ineği bulunan üretici, 100 ton gübre harcamak yerine 100 büyükbaşın tezeğini gübresini tarlaya atıyor. Ekstra olarak kullandığı gübre 8 tona iniyor. Pelet yem üretiyor. Hatta İtalyan çimi dedikleri ryegrass otunu pelet hâline getirip vakumlu kalın poşetlere vakumlayıp kışın açıp kullanıyor. Bizde 100 büyükbaşı olan üretici, gübreyi değerlendirmeyip 100 ton gübre alıp hepsini tarlaya atıyor. Sonra ‘zarar ediyorum’ diyor. Son 2 yılda 1 milyon inek kesildi yem fiyatlarının artışından dolayı. Çiftçimiz de hatalı, yem üretmiyor, olanca yükü hazır yeme yüklüyor.
 
Ağabey, diğer taraftan devletin 7 bölgede 7 büyük yem fabrikası kurup küçük üreticilere yem vermesi gerekir sütün fiyatının artmaması için. Devletin boş arazilerinin ryegrass ve yem üretimi için ekilmesi gerekir. Gübrenin ham maddesi doğalgazdır ve 1 ton gübrenin yüzde 85’i doğalgaz temellidir.
 
Süt otu olan ryegrass üretimi yerine çiftçi buğday üretiyor, 100 büyükbaş ineği için yemi gidip parayla alıyor. Böyle hatalar çok yapılıyor. Köylerde kooperatif kurup 300 haneli köyden toplanacak 1.500 ineğin köyün yerleşim tarla alanında kurulacak süt üretim çiftliğinde köylünün ürettiği otla yemle entegre tesiste üretilmesi süt fiyatlarını hatta et fiyatlarını yarı yarıya azaltacaktır. Besi veya süt çiftliklerindeki hayvan atıklarından elde edilen biyogaz ile elektrik üretimi ile besi veya süt çiftliklerinin çatılarına güneş enerjisi panel çatı sistemleri ile elektrik harcamalarında da büyük düşüş yaşanır…
 

A1 VE A2 SÜT

 
İki tip inek sütü var. A1 olan melezleme sonucu sütü artırılan ve birçok çocuk hastalıklarına sebep olan A1 sütü… A2 olan ise bizim eski boz sığırların sütü, Hindistan ineklerinin sütü kısacası genetiği ile oynanmamış ineklerin sütü. Bu sütler A2 olarak bazı ülkelerin raflarında satılmaya başlandı. Çocuklardaki diyabet, kalp krizi, küçük yaşta tansiyon vs. gibi rahatsızlıklar A1 sütte bulunan beta kazein türevi bir protein kaynaklı. Bunun için de inek ırklarını değiştirmek gerekir. Ülkemizde bulunan eski karasığır, Jersey tipi Karadeniz inekleri haricinde ineklerin çoğu A1 tipi süt üretiyor. Manda, keçi, koyun sütü A2 tipi sağlığa zararsız süttür. Kısacası bilerek bilmeyerek bir kısım kartel hem genetiği değiştirilmiş ineklerle sütü bozdular, hem kartelleşmek uğruna fiyatını artırdılar!..       
Efrahim Gönültaş



Sağlık çalışanları çok mu şımartılıyor?
Feridun Ağabey, kimi sağlık çalışanları son dönemlerde kendi lehlerine çıkarılan kanunlar ve yönetmelikleri müspet yönde değerlendirecekleri yerde, bunu bir üstünlük(!) vesilesi olarak görmeye ve kullanmaya başladılar. Özlük hakları harika, çalışma şartları olabilecek en rahat seviyelerde, görev yaptıkları hastanelerin fizikî mekânları son derece konforlu ancak buna rağmen gelin görün ki, son derece mutsuz görüntüler, vatandaşa karşı istenmeyen tutum ve davranış içindeler. Sağlık çalışanlarına şiddeti elbette hepimiz reddediyoruz. Peki hasta ve yakınlarına kaba davranılmasını kim kabullenebilir? Hastanelerin duvarlarında koca koca panolarda HASTA HAKLARI başlıklı yazılar var. Maalesef sadece duvarlarda kalıyor bu yazılar. Bazı sağlık çalışanları vatandaşlara karşı çok kaba davranıyor. Asla hepsi demiyoruz, ancak büyük bir çoğunluğu "siz bize mahkûmsunuz" edasında hasta ve yakınlarına tepeden bakıyorlar. Yeni koruma kanunları çerçevesinde de kendilerinin hep haklı görüneceklerini düşünerek "nasıl olsa bana bir şey olmaz" tarzı tavırlar takınıyorlar. Mesela yaşlı anneme sabah 08.30'da randevu verilmişti. Saat 11.30 olduğunda hâlen içeri alınmayınca hâliyle "evladım bana ne zaman bakılacak?" diye sorduğunda, ukalaca bir tavırla "burada herkes bekliyor, sen de bekleyeceksin" şeklinde saygısız bir cevap aldı. Hiçbir şey sormayacaksın; istedikleri bu... Hastalara anneleri, babaları bu durumda olsa ve böyle davranılsa memnun kalırlar mı? Ayrıca neden sağlık çalışanlarına şiddet hep konu oluyor anlamakta zorlanıyoruz. Zabıta, Tapu Memuru, Belediye Çalışanı... gibi nice kamu çalışanı da şiddete maruz kalabiliyor iken neden hep sağlıkçılar ön planda tutuluyor?          Rumuz: “Hayırlı İşler”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.