Toplum artık sorunsuz insana göre yapılanıyor

Sesli Dinle
A -
A +
“Feridun Ağabey, geçen yaşadığım bir soruna nasıl çözüm bulabileceğimi utana sıkıla da olsa babamla paylaştım. Çünkü kimseye anlatamazdım. Arkadaşlarım arasında ezik duruma düşmek istemezdim. Babamın bana dediği şey ise: 'Çocuğum senin hiç mi arkadaşın yok. Bu nasıl arkadaşlık böyle? Bizim zamanımızda biz arkadaşlarımızla sadece muhabbet için bir arada olmazdık, sıkıntılarımız olduğunda da birbirimizin yanında olurduk...' Sahi o günler gerçekten böyle iyi miydi?” diyen Mehmet Ali Gözde isimli kardeşimiz, babanız kendi yaşadığı dönemi sizin yaşadığınız dönemle kıyaslıyorsa burada bir yanlışlık olduğunu söyleyelim önce.
 
Her dönem kendi gerçeğiyle değerlendirilmelidir. Onun zamanında “derdini söylemeyen derman bulamaz” deniliyordu, günümüzde ise derdini söyleyeni herkes terk ediyor... Çünkü günümüzde toplum sorunsuz insana göre kodlanmış durumdadır... Bu demek değildir ki günümüz insanının hiç sorunu yok... Olmaz olur mu? Günümüz insanının da nice derdi sorunu var ama bunları paylaşmaya ortam izin vermiyor... Paylaştığınız anda dışlanma riskiyle karşı karşıya kalınıyor... Dolayısıyla herkes derdini saklıyor, “mutlu mesut” maskesini takıp dışarıya öyle çıkıyor... Sosyal medyada öyle boy göstermeye çalışıyor...
 
Zaten hayatın dinamikleri de büyük çoğunlukla dijital ortama göre artık... Öyle olduğu için de “makine hâlden anlamıyor” maalesef... Örneğin kartını okutuyorsun "yetersiz bakiye” dediği anda sen bitiyorsun... İptal oluyorsun... Gittiğin mekânlar, görüştüğün insanlar, iletişimde olduğun kurumlar hep aynı oluyor... Aradığın her kurum önce yapay zekâdan oluşmuş dijital platforma yönlendiriyor seni... O platformda da tuşlara basa basa ilerlemeniz gerekiyor... Bir aksilik çıktığında “iptal” oluyorsunuz... Söyler misiniz babanıza böyle bir durumda size arkadaş ne yapabilir ki? Çünkü sistemlerin karşısında herkes denileni yapmaya kodlanmış çaresiz bireydir... Sorununuzu yine kendinizin bu gerçekten yola çıkarak çözebilmeniz dileğiyle... F.A.
 
 
Herkes niçin üniversiteye kadar okutulmaya çalışılıyor?
 
“Feridun Ağabey, insanların renkleri, boyları kiloları farklı olduğu gibi meslek tercihleri, hobileri, zevkleri, zekâ yatkınlıkları da farklı farklı değil midir? Bu durumda insanları önce asgari üniversite mezunu olmaya göre niçin yönlendiriyoruz? Neyin yarışı bu? Kaldı ki mezunların da mezun oluşu nereden mezun olduğuna bağlı? Bir örnek verirsem Anadolu’daki bir üniversite mezunu ile örneğin İstanbul’daki ilk beşe giren bir üniversiteden mezun olan öğrenci bir olabilir mi? Bu insanlar tabii ki işsiz kalır... Üniversitelerin bu kadar çok olması değil okuyunca meslek sahibi olabilecek olanları sürdürmek, diğer kimselerin de kısa yoldan hayata atılıp meslek sahibi olmalarının önünün açmak gerekmez mi?
Çocuk mekanik zekâ... Çocuk teknik meraklı... Bırakın hiç olmazsa sevdiği bir meslekte çırak olur, kalfa olur usta olur hayata atılır... Bugün hiç kimse dile getirmek istemiyor ama koskoca çocuklar üniversite mezunu, elinde de mezuniyet belgesi... Ama iş yok... Bu çocuk ne yapacak? Oysa bu çocuğu buraya zorlamak yerine 10 yaşında bir sanat öğrenecek yere gönderseydiniz yirmi yaşına geldiğinde artık mesleğin ustası olacak derecede hayata atılan bir genç bulurdunuz... Şimdi o gençlere yazık değil mi işsiz geziyorlar? Ana babalara yazık değil mi, o kadar emek verip okuttuğu hâlde hâlen çocuğuna bakmak zorunda kalıyorlar... Onlar da hâlen ana baba eline bakmaktan utanıyorlar. Yuva kurmak için cesaret bulamıyorlar... Dolayısıyla eğitim iyi bir şey ama hayata atılıp para kazanacak bir meslek sahibi olmak da eğitim kadar önemli bir şey... Saygılarımla.”
Ahmet Gül
 
 
Ortak değerlerde buluşarak sonuç alabiliriz
 
“Devletin televizyon kanallarında bile gelenek göreneklerimize uygun olmayan konular işleniyor, sahneler canlandırılıyor, bu konuda devletin bir tedbir alması gerekmez mi?” diye yazan E.T. isimli değerli okuyucumuz, bu düşünceleriniz bir okuyucu olarak bir vatandaş olarak elbette ki kıymetli ve endişeleriniz için haklısınız... Ancak biliyorsunuz toplumda hemen her konuda toplam kalite ile bir sonuca ulaşılır... Bir diğer önemli konu da ortak değerlerimiz ile yükselebileceğimizdir. Şunu da görmemiz gerekiyor ki dünden bugüne baktığımızda ortak değerlerimiz her geçen gün azalıyor, ayrıştığımız konular her geçen gün artıyor... Sanki asıl sorun burada değil mi? F.A.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.