Ukrayna ve Rusya buğdayı Halkbank üzerinden satılsın

Sesli Dinle
A -
A +
Feridun Ağabey, önerim yerine getirilse yer yerinden oynar değil mi? “İsveç’e onay vermezsen F-16'yı sana vermem” şantajı yapmak kolay mı? Ukrayna-Rusya savaşıyla beraber, malum dünyada doğalgaz ve fosil yakıt yani petrol sıkıntısı da baş gösterdi. ABD, Rusya’yı her yönden sıkıştırmak için ülkeleri bir av tazısı olarak kullanmaya devam ediyor.
 
Kullanamadıklarına ise şantaj yapıyor. Sözde 3 Türk şirketi ve 70 kişiye uluslararası yaptırım uygulayacakmış. Neden? Avrupa’ya Rusya petrolünü götürdükleri için. Bilindiği gibi, buğday ve tahıl krizini Cumhurbaşkanı Erdoğan çözünce, ilk gemilerin çoğu Yunanistan limanlarına yanaşmış ve buğday ve ayçiçeği Avrupa’ya gitmişti. Tahminî 500’e yakın gemiden 95’ini zahmet edip Afrika’nın en fakir ülkelerine göndermişlerdi. Sonra Putin bunu fark edince tahıl koridoru anlaşmasını iptal etti.
 
Haklıydı. ABD, kendi kurduğu küresel tuzakla, kimin ne hâle geleceğini hiç düşünmüyordu. Sonuçta, dünyada birkaç tane olan silah baronlarının başı gibi, kendisinden izin alınmadan hiçbir yere hiçbir mal sattırmayacak düşünce yapısıyla, kabul edilemez bir strateji izliyor…

ASLINDA TAM ZAMANI...

ABD’nin fütursuzca çıkardığı Ukrayna-Rusya savaşının ardından tahıl koridoru anlaşması iptal edilmişti. Şimdi bazı şartlar öne süren Rusya’nın teklifi kabul edilirse devam edecek. İşte tam da burada insanın aklına ilginç bir ticari politik fikir geliyor. Ukrayna ve Rusya’dan gelecek tahıl, ayçiçeği, gübre, petrol, doğalgazın satışı Türkiye’den olacak. Ülkeler belirlenecek, ona göre bu ürünler gemilerle veya doğalgaz boru hatlarıyla o ülkelere ulaşacak. Gelecek yılın kışının çok sert olması tahmin ediliyor. Bütün bunlar birleşince, bu hayati ve stratejik ürünlerin satışının Halkbank üzerinden yapılması şart koşulmalı. Madem ABD kafasına göre ambargo uyguluyor. Kendisinin de kabul ettiği bu ürünlerin Ukrayna ve Rusya’dan satılmasının ve pazarlanmasının, yine daha önce haksız yere soruşturma açtırdığı Halkbank üzerinden yapılmasının şartı getirilmeli…
 
“Olur mu öyle şey?” demeyin. Olur. Teröristi besleyen İsveç’in NATO’ya girmesine izin vermeyen Türkiye’ye, "İsveç’i NATO’ya al. Sonra F-16 satışına bakarız" diyen Washington yönetimine iyi bir teklif olur!..
     Efrahim Gönültaş

Doksanıncı defada düşürebildik, yanlış telefon çıktı!

Feridun Ağabey, İsveç'te çalışan, Azerbaycan vatandaşı bir Türk kardeşinizim. Türkiye’yi pek seven bir aileyiz. Çoluk çocuğumun Müslüman Türk medeniyetiyle büyümesi için güzel Türkiye’min şirin şehri İstanbul’da bir ev aldım. En küçük fırsatta, hatta bütün tatillerde çok sevdiğimiz Türkiye’mize gelip hasretlik gideriyor, alışverişlerimizi yapıp İsveç’e dönüyoruz. Bu sene de öyle yaptık üç haftalık tatilimizi kıymetlendiriyoruz. Sonra öğrendim ki Türk asıllı ailelere vizesiz ve süresiz kalabilme imkânı oluşturulmuş. Bu habere çok sevindim. İstanbul’a ayak basar basmaz Dünya Ticaret Merkezi Türk Soylular Özel Ofisi merkezine gittim. İstedikleri bütün evrakları hazırladım, tekrar başvurdum. Bana böyle elden müracaatın olmayacağını, telefonla randevu almamız lazım geldiğini söyledi ve 0212 ile başlayan telefon numarasını verdiler. Madem öyle, biz de denileni yaptık. Hanımla beraber nöbetleşe durmadan bu verilen telefonu arıyoruz, mümkün değil düşüremiyoruz. Doksanıncı aramada mıydı ne bir defa düşürdük o da "bu telefon değil şu telefon" diye başka bir telefona yönlendirildik. Durmadan arıyoruz, bir türlü randevu alamadık. Tatilimizin bir haftası geçti. Bu gidişte ne tatil yapabileceğiz ne alışveriş ne de randevu alıp işimizi yaptıracağız. Moralimiz çok bozuldu. Basit bir işi yaptıramayacağız kanaatine vardım. Bu dilekçemizi yazarken bile bir taraftan aramalarımıza devam ediyoruz. Türkiye gazetesindeki Bir Derdim Var köşesi dikkatimi çekti. Merakla okudum. Belki benim ve benim gibi olanların da derdine derman olursunuz diye bu durumumu yazdım. Yardımcı olabilirseniz, dünyaları bağışlamış olursunuz. Selamlar...
     Aile adına R. K.
 

Bizim sesimiz olur musunuz?

“Atanamayan Uzmanlar Derneği"nin dert ve dileklerini sanıyorum birkaç kez dile getirmiştik. Galiba henüz dertlerine derman olunamamış ki yine dernek adına dört bir yandan dertlerini dile getirmek üzere yazıyorlar... Ne diyelim inşallah bu defa seslerini duyan ve ilgilenen bir yetkili kurum çıkar düşüncesiyle dert ve dileklerini paylaşıyoruz:
 
“Bizler gerek sağlık sorunları gerekse ailevi sorunlardan dolayı mesleğini kendi isteği ile bırakmak zorunda olan Uzman Çavuşlarız. Devletimizin bize verdiği kamu kurum ve kuruluşlarına memur olarak atanma yönetmeliğini maalesef gerçekleştirilmeyen tamamen insanların inisiyatifine kalma durumuna gelmiştir. Bizlerin amacı şu an da 81 ilin her beldesinde sesimizi duyurmak için çabalamaktır. Sizden ricamız bizim sesimiz olur musunuz? Lütfen sayfanızda bizi gündeme getirip paylaşabilir misiniz? Sizlerden de destek görürsek çok memnun olacağız. Bizler sadece hakkımızı arıyoruz. Lütfen sessiz kalmayın teşekkürler.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.