samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Vicdanınızın sesine kulaklarınız kapalı mı?

A -
A +

Her geçen gün artan şiddet haberlerinin yarısını da akran zorbalığı teşkil ediyor. Gözlerinin içine bakarak yetiştirdiğimiz çocuklarımız, sözde kendi yaşıtları olan masum(!) görülen çocuklar tarafından şiddete maruz kalıyor. Daha anaokulunda başlayan bu zorbalık, yaş büyüdükçe artan bir şiddetle devam ediyor. Sonra malum başlıkla haber manşetlerinde okuyoruz... Asla kötüyü yaymak değil amacım. Lakin bu durum neden böyle diye tahlil etmek istiyorum...

 

Bu çocukları bir yetiştiriyoruz. Eğer siz çocuğunuzun önünde şiddet içerikli bir film seyrediyorsanız, gündüz kuşağında gayri ahlaki konuları ele alan programların başında vakit geçiriyorsanız çocuğunuzun da bir gözünün o televizyonda olduğunu unutmayın. Kulakları ise bütün dikkati ile anlatılanlarda... Peki siz şimdi bu çocuktan ne bekliyorsunuz? Şahit olduğu, duyduğu insanlık dışı mevzulara maruz kalan bir çocuk neye meyledebilir? Bu çocukları böyle ziyan ederken vicdanınızın sesine kulaklarınız kapalı mı? Bir insan çocuğunu aç bir aslanın önüne yem diye atmaz. Bunu düşünmek bile herkese mantıksız gelir. Ama sınırsızca televizyonun, internetin önüne atar. Hâlbuki aç aslan insanın canına mal olur. Ama sınırsız, güvensiz bir internet ortamı çocuğun dünyasını da ahiretini de mahveder, karartır... Aç aslana çocuğunu yem etmeyi mantıksız gören ebeveynler, saatlerce çocuğunu ekrana terk ediyor. Kim bilir o çocuk ekranda nelere şahit oluyor, neler duyuyor. Daha 1, 2 yaşındaki çocukların şiddete meyilli oluşu neden olabilir? Ailede veya ekranda görerek öğrendiklerini çevrelerine bilinçsizce uygulamaya başlıyorlar. Büyüdükçe de bu şiddetleri artarak devam ediyor... İnsan maalesef kontrol edemediğinde bazen kendi elleriyle çocuğunu bir canavara dönüştürebiliyor. Neyi beslersen o büyüyor onun içinde...

 

Hey sen anne, baba! Çocuğun sadece karnını doyurmak değil annelik babalık. Zihnini, kalbini de iyilik ve şefkat ile doyurmalısın. Karşısındaki insana saygıyı senden görerek öğrenmeli. Şefkati senin ile tatmalı. Merhameti tatmayan bir insandan nasıl şefkatli davranmasını bekleyebilirsin? Sen kendi elinle çocuğunu bu hâle getirdin. İyilik tohumları yerine zulmet tohumları ekmişsin. İleride meyvesini de sen yiyeceksin... Keşke iyilik ekseydin de büyüdükçe umut sunsaydı sana, iyilikle muamele etseydi... Ne desem boş. Sen hangi saftasın sor kendine? Kötülük konuşan, kötüye meyleden, kötüyü büyüten misin? Yoksa iyiliğe yol alan, iyilik söyleyen, iyilik yayıp büyüten misin? Kimsin sen? Sen neysen yavrun da odur. Çocuk ailesinin vitrinidir vesselam...

 

     Amine Kübra Salar

 

 

ATM’den para alırken istenen komisyon hakkında

 

 

"Geçen gün mesai saati sonrasıydı. Maaşımın yattığı Garanti Bankasının ATM’sine gittim. Bir miktar para çekmek istedim. Bir baktım ekranda bir yazı. “Bu işlem sebebiyle hesabınızdan 8 lira 29 kuruş kesilecektir. Onaylıyor musunuz?” yazıyordu. Şaşırdım. Çünkü kendi bankamın ATM’si... Kendi maaş hesabım... Para, kendi param... Ama kendi paramı çekmek için bankam benden nasıl ve neye göre böyle bir para isteyebilir?” diyen İstanbul’dan “Müşteri” rumuzlu değerli okuyucumuz konuyla ilgili bizim bilgimiz yok. Eğer Garanti Bankası yetkililerinden bu konuyla ilgili bir açıklama gelirse yine bu köşeden sizinle paylaşırız. Saygılarımızla.

 

 

 

 

Kredi kartları üzerine bir düşünce

 

 

Feridun Ağabey, nice yıllar bir tanıdığımın kredi kartlarıyla nasıl cebelleştiğinin yakın şahidi olarak bu düşüncelerimi sizin aracılığınızla okuyucularınızla paylaşmak istiyorum. Gerek haberlerde gerek sohbet sırasında yeri geldiğinde kredi kartı harcamalarıyla ilgili hatırlatmalarda bulunuluyor ama bu konunun ne kadar vahim bir ekonomik strateji olduğunu kimse detaylı olarak kimseye anlatmıyor. Oysa kredi kartının ismi adı üstünde kredi olarak verilen borç paranın kartı... Siz bir insana deseniz ki; “Bir bankadan kredi çek de onu günlük aklına gelen ihtiyaçlarında harca!” Bu teklifinize şaşırır... Çünkü bilindik bir alışkanlık vardır. Bankadan kredi bir ev, bir araba, bir beyaz eşya ne bileyim bir okul taksiti filan için alınırdı. Yani bir ürün elde etme veya bir iş görmek için alınırdı. Ama şimdi ekonomik sistem kredi kartı uygulamasını buldu. İnsanlar bilerek bilmeyerek bankanın kredi verdiği parayı günübirlik alışveriş için harcıyor. Hem de “limitim var” diye sevinerek kendini sanki kendi parası varmış gibi hissediyor. Oysa bu karttaki para da bankadan alınan kredi ve en az yarısını hemen bir sonraki ay ödemen gereken kredi. Ödemediğinde ayrıca faiz alınan bir kredi. Sonuçta günümüz insanının genelde düştüğü hata bu... Borç olduğunu bilmeden borçlanmak... Borç olduğunu bilerek ve borçlanarak yine harcamak... Paran varsa harca paran yoksa yok olduğunu bil... Harcayacaksan da para kazan öyle harca. Borç alıp para harcanmaz!..

 

     Yılmaz Balcı

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.