Feridun Ağabey, kış geliyor. Havalar soğuyacak. Isınma ile ilgili ödemeler de el yakıyor. Günümüzde her ne kadar ülkemizin büyük çoğunluğu doğalgaz ile ısınma durumunda olsa da, alternatif enerjiler de kısmen kullanılıyor.
“Kömürün yerini doğalgaz aldı” durumu oluştu desek de, kömür az oranda olsa da sobalarda ve sanayide kullanılmaya devam ediyor. Doğalgaz hattı olmayan bölgelerde ve eski binalarda yakılıyor hâlâ. Şu an kömür fiyatları doğalgaza göre daha ekonomik durumda. Bu da ayrı bir gerçek… Bütün diğer ısınma amaçlı enerjiler arasında en ucuzu kömür diyebilirim. Yani özet olarak kömür, ısınmada da hayatımızdan çıkmadı…
Geçmişten bugüne kömür kullanımında zehirlenmeleri önlemek ve insan hayatını ve çevreyi önemsemek adına yakarken dikkat edilmesi gereken kuralları kamuoyuna sürekli, sabırla sunmaya çalıştık.
Bu konuda en önemli kuralları şöyle özetleyebilirim. *Normları uygun olan ruhsatlı, marka kömürler tercih edilmeli. *Gece yatmadan önce kömür sobası söndürülüp öyle uykuya dalınmalıdır veya en azından soba içindeki kömürlerin kıpkırmızı kor hâline gelmiş durumda olması çok önemlidir. *Karbondioksit ve karbon monoksit zehirlenmelerinin önüne ancak böyle geçilebilir. *Bilhassa lodoslu havalar çok tehlikelidir. Rüzgâr bacadan evin içine eser, zehirlenmeyi tetikler. *“Hangi kömür zehirler, hangi kömür zehirlemez” sorusuna sık sık maruz kalıyoruz. Bu sorunun cevabı da şöyledir. Bütün kömürler zehirler, hiçbir kömür de zehirlemez. Kullanımda hassasiyet önemlidir. Bu şekilde cevap doyurucu olacaktır. *Kömürü yakarken üstten tutuşturmak lazımdır. Üstten tutuşturulduğunda kömür hem ekonomik yakılmış olur. Hem de daha az hava kirliliğine sebep olunur.
Son yıllarda sorumluluk bilinci içinde sürekli ikazda bulunduk. Yerel yönetimlere sorduk. “Yeni yapılan binalara niçin baca yapılmıyor. Bir gün gelecek ihtiyaç doğacak. Ne yazık ki âdeta dalga geçercesine “bu zamanda kömür mü kaldı Allah aşkına?” diyorlardı. Ama işte o gün geldi. Kömürden kademe kademe dönmeye çalışan Avrupa bile kömüre yeniden sarıldı. Rusya Ukrayna savaşı âdeta AB ülkelerine tükürdüğünü yalatma durumu oluşturdu.”
Hüseyin Akarçeşme-Akarçeşme Kömür AŞ yetkilisi ve İstanbul Ticaret Odası Doğal ve İşlenmiş Katı Yakıt Meslek Komitesi meclis üyesi
Acıma duygumuz zorla elimizden alınıyor
“Feridun Ağabey, geçen köşenizde okudum. Önemli bir konuyu gündeme taşımışsınız. İnsanların merhamet duygusu, acıma duygusu inanın zorla elimizden alınıyor. Bu ülkenin insanları kadar merhametli, yardımsever, iyiliksever insan var mıydı? Ama her köşebaşında yardım isteyen her konuda el açan dilenciden geçilmeyen bir toplumda kime nereye ne yardımı edeceğimizi şaşırdık!.. Haberlerde merhamet istismarı yapanları okudukça izledikçe gerçekten yardıma ihtiyaç duyan kimselere bile yardım ederken ya gerçek ihtiyaç sahibi değilse diye çekinir olduk. Lütfen yetkilileri bir tebdil-i kıyafet yapıp görmeye çağırıyorum. Metrobüs duraklarına bir gidip baksınlar. Her durağın önünde sonunda ortasında, sağında solunda hoparlörle yardım isteniyor. Beş liranıza on liranıza talibiz diyorlar. O annelerin yürek paralayıcı yalvarışları var. İnsan olarak etkileniyoruz. Onlara acımamak mümkün mü? Veriyoruz ama bu nereye kadar sürecek? Hangi birine ne süre yardım edeceğiz? Bu annelerin gözyaşı ne zaman dinecek? Size yazan okuyucunuzun dediği gibi bu devletin çözüm üretmesi gereken bir konu değil mi? Yardım yardım yardım… İster istemez kanıksıyor. Bir zaman gelecek kimse kimseye yardım etmez olacak diye düşünüyorum. Eskiden sadece camilerde cuma günleri olurdu para toplamak. Şimdi artık neredeyse durdurup para isteyecekler diye endişe yaşıyoruz inanın. Acıma duygumuza yapılan bu mobbinge karşı yardım edin.”
Davut Keşkek
Sağlık Bakanlığımıza ve yetkililere teşekkür
“Sayın Feridun Ağabey annem 18 Ekim’de Tekirdağ Araştırma Hastanesinde diz protezi değişimi ameliyatı oldu, durumu gayet iyi. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Derdimizin çaresini bulduk çok şükür. Sizlere de yazmakta geç kaldığım için özür dilerim saygılar.”
Nalan Günay
Motosikletli kuryeler yayaların kâbusu oldu?
Feridun Ağabey, İstanbul’da her geçen gün artan trafik yoğunluğunda, motosikletli kuryelerin kural dışı hareketleri biz yayaların kâbusu oldu inanın. Bu iki tekerlekli sürücülere kimse çıkıp sormuyor mu? Arkadaş siz yerine göre “ben de motorlu aracım, dört tekerlekli araçlar beni niye yok sayıyor?” diye dert yanmıyor musunuz? Ama kendiniz hiç de çekinmeden motosiklet olarak yaya yollarına, yaya geçişlerine olanca hoyrat ve pervasızlığınızla dalıyorsunuz. Ee? Siz motorlu taşıt iseniz yaya yolunda kaldırımda vb. ne işiniz var? Yaya gibiysen dört tekerlekli araçların yolunda ne işin var? Siz hangisisiniz? Yoksa biz trafikte keyfimize göre mi takılırız diyorsunuz? Göründüğünüzle araya girip kaybolduğunuz bir oluyor. Nereden çıkacakları, yanınızdan önünüzden arkanızdan “rınn” diye geçişleri var o kadar… Geçen gün alışveriş merkezinin önündeki yaya alanda insanların arasından geçip giderken küçük bir kız çocuğunu ezecekti, annesi son anda çekti kurtardı. Bu ne olacak böyle? Ne ışık takıyorsunuz, ne öndeki araç, ne yaya, ne trafik… Neredeyse insanlar sizin yüzünüzden kaldırımda yürüyemez oldu arkadaş. Tamam servis hizmeti yapıyorsunuz. İnsanlara faydalı oluyorsunuz. Ama bunu böyle her taraftan geçip giderek yapmayın arkadaş! Geçebileceğinizi düşündüğünüz her araya dalıyorsunuz! Rınn diyor kaldırıma çıkıyorsunuz, rınn diyor ağacın arkasını dolanıyorsunuz. Rınn diye iki yayanın arasından geçiyorsunuz. Pes doğrusu… Size trafik polisi ne yapsın? Yaya ne yapsın? Sürücüler ne yapsın?
Firma sahiplerine sesleniyoruz: Biz müşterilerinize olan saygınızdan dolayı kuryelerinize biraz eğitim verin arkadaş. Kaldırımlarımızda bari biraz rahat yürüyelim.”
Sedat Görgan