CHP’nin çağrıları boykotun ne olduğu ve ne gibi sonuçlara sebep olduğu hakkında çeşitli tartışmalara yol açtı. Aslında boykot ne arada sırada ortaya çıkıyor ne de tek türü var. Boykotun bazı türleri devamlı hayatımızda, diğerleri ise zaman zaman boy göstermekte. Boykotların meşruiyetleri ve hayat bulma şansları arasında da mühim farklar mevcut.
Bana öyle geliyor ki boykotlar kabaca üç grupta tasnif edilebilir:
Bireysel boykot. Bir insanın sevmediği veya rahatsız olduğu bir markadan veya marketten alışveriş yapmaması. Sebep şu veya bu olabilir; kötü muamele görmüş veya hatalı mal verilmiş olmak gibi. Boykot yapan kişi sadece kendi davranışıyla ilgilidir. Diğer insanların ne düşündüğünü ve ne yaptığını takip etmez ve umursamaz. Bu hâliyle boykot insan toplumlarında devamlı olarak vardır.
Grup boykotu. Grup inancına, tutumuna, siyasi tercihine, ideolojisine vs. bağlı olunduğu için bir yerden veya markadan alışveriş yapmamak. Mesela içki sattığı için Müslümanların içki satışı yapılan yerden alışveriş yapmaması veya içki içilen lokantalarda yemek yememesi bunun bir örneği olarak görülebilir. Etnik konuda abartılı “hassasiyet” sahibi Türkler Kürtlerden alışveriş yapmayabilir. Muhafazakâr kesimden laik kesime, laik kesimden dindar kesime veya iktidara yakın kesimden muhalefete, muhalefete yakın kesimden iktidara yakın kesime yönelik alışveriş yapmama çağrıları bu boykot türüne girer.
Genel boykot. Ekonomide durgunluğa sebep olmak ve ekonomi üzerinden iktidarı zor duruma düşürmek için hiçbir şekilde ve hiçbir yerden alışveriş yapmama çağrısı. Bu boykot türünde insanların alışveriş davranışına son değil ama ara vermesi istenir ve beklenir.
Meşruiyet açısından da boykot türleri arasında farklar vardır. İsrail’in Gazze halkına uyguladığı soykırım yüzünden İsrail ordusuna doğrudan veya dolaylı destek veren işletmelere boykot uygulama çağrısı gayet meşrudur. Ancak, bunun olabilmesi alternatif malların bulunmasına, bir ürünü kullanmaktan vazgeçmenin bunu yapan insanların refah seviyelerinde tahammül edilmez bir düşüş meydana getirmemesine bağlıdır. Buna karşılık, söz gelimi siyasi görüşleri beğenilmeyen bir kesimden olduğu düşünülen işletmelere ve onların ürünlerine boykot çağrısı aynı derecede meşruiyet taşıyamaz. 28 Şubat'çıların “yeşil sermayeyi” boykot çabaları buna örnek olarak verilebilir.
Toplumsal hayatta bireysel ve dar grup boykotları muhtemelen her an vardır. Boykotun boyutları genişledikçe işin mahiyeti de değişir. Tüm piyasayı yok etme çağrıları, hangi gerekçelere dayanırsa dayansın, bütün boykot çağrıları arasında en problemli ve hayat bulması en zor olanıdır.
Piyasalar çok geniş ve her kişiye ve kesime var olma imkânı tanıyan bir vasattır. Toplumsal çeşitliliği mümkün kılar. Ekonomik bakımdan çok zengin bir menü sunar. İnsanlar bu menüden dinî, siyasi, kültürel tercihlerine, ihtiyaçlarına, ödeme güçlerine ve ödemek istedikleri maddi miktara göre seçim yaparak hayat yolunda ilerler. Piyasayı tümden yok etmeye yönelik boykot talepleri bir-iki gün etkili olsa dahi toplumda uzun vadeli ve kalıcı bir ilgi görmez, çünkü insan hayatı tüketmeye dayanır. Üretim olmadan tüketim de olamaz. Bu yüzden, insanların; bireysel boykot ve grup boykotu türlerinde bir firmanın bir ürününü kullanmaktan veya bir yere gitmekten vazgeçseler bile aşağı yukarı aynı vasıflara sahip ve ihtiyaçlarına cevap veren diğer ürünlere ve yerlere yönelmeleri mümkündür. Genel boykot bu imkânı ortadan kaldırmayı hedefler.
Kısaca, boykotlar toplumsal hayatta küçük ölçekli olarak daima vardır. Tüm insani hayatı ciddi kesintiye uğratmayı hedefleyen genel boykot çağrıları ise akla da hayatın akışına da aykırıdır.
Atilla Yayla'nın önceki yazıları...