"Ağustos ayı biran evvel çıksın" gitsin diye neredeyse ellerimi açıp yalvaracağım. Tüm dünyayı şaşırttı, ülkeler birbirlerine girdi, gözyaşı ve kan seller gibi aktı. Arkasından tam "ohh" derken kavurucu sıcaklar biraz da ihmal ve dikkatsizliğin tesiri ile ormanlarımızı ateşe verdi. Yanıyoruz dostlar... Spor dünyamız ise alev alev. "Sıcak havada maç mı oynanır?" kavgası ve yeşil sahalardan anjiyo masasına transfer. Ayılanlar, bayılanlar. Şair boşuna söylememiş "Ayılana gazoz, bayılana limon." Sen tedbir almazsan, hesap kitap yapmazsan, gün gelir ligleri temmuz sıcağında başlatırsın. Akın GÖKSU iyi yerden dem vurmuş. "Lig 16 takım olsun" diye. Bir hesap yaparsan 16 takımlı lig, başlama tarihini bir ay ileri atar. Olmaz "Altı sakal üstü bıyık misali şehirleri gücendiririz, sonra politikacılar bize ne der"...derseniz, elin oğlu koskoca İtalya Ligi'ni darma duman etti kimse gık diyemedi. Benimki de laf, dilim fazla çıktı. Gelelim Trabzonsporuma. Çok manevi emeğim var bu takıma. Sakın bana sormayın "Ne diye?" Gidin Onursal Başkanları Mehmet Ali YILMAZ' a sorun anlatsın. Bu takım bugüne kadar puan cetvelinin en altına hiç oturmadı, ona göre... Geçen gün yazdım "Kurdeşen dökeceğim" diye. Yani her yanımda çıban çıkacak. Serde, Fenerbahçelilik var ya, koskoca sezon "Şu Anelka ne zaman gidecek, biletini ben alayım da gitsin" diye diye dilimde tüy bitti. Galiba Trabzonspor'a da aynı serzenişte bulunacağım. "Lazaroni'ye Trabzonspor ayakkabısı büyük geliyor." Bir zamanlar yine bir yabancı gelmişti. Hem de alkolik. Adam, ramazan ayında şehirde şort giyip meyhane arıyordu. Ne oldu? Gitti ve Trabzonspor o sezon neredeyse şampiyon oluyordu. Lazaroni için aynı şeyi söylemiyorum ama olmuyor be kardeşim. Yedek kulübesi ile sahaya süreceği 11'in adresini karıştırıyor. Ve Sayın Başkan Nuri ALBAYRAK da... Neyse söylemeyeyim. Ne demek istediğimi kendisi düşünsün. Yaz ayları yavaş yavaş bitecek. Ağustos gidecek, yine biz bize kalacağız. Tek endişem ne biliyor musunuz? Mehmetler... Çok sevdiğim bir dostum Mehmet var. Tutturdu "Ben Brezilyalı olacağım" diye. Bu sıcakta kafayı üşütecek korkuyorum. Bari bizimkiler her "Mehmet olacağım" diyene "Kırmızı kart çıkartsa." Az kalsın unutuyordum. Bundan birkaç yıl önce Dünya Kupası'nda bizim Mehmetler Uzak Doğu'da, Japonya'da nefeslerimizi kesen maçlarla yüreklerimizi ağzımıza getirmişti. Türkiye'nin yerini haritada bile bilmeyenler Dünya üçüncülüğümüzü çılgınca alkışladılar. Hani şu Mehmet' in takımı Brezilya var ya, nasıl da elimizden kaçtı. Final oynayacaktık. Bu gün aynı adreste bu kez topu elle oynayan Mehmet' lerim var. İbrahim KUTLUAY ve arkadaşları. Brezilya'dan rövanşı siz aldınız. Öpüldünüz...