"Tencere dibin kara" diye ne güzel söylemişler. İstediğin gibi kullanabilirsin, nereye çekersen çek "cuk" diye oturur. Ben de yazımın kurgusunu tencereye göre kurdum. Okudukça hak vereceksiniz. Hazırlık maçlarını takip ediyorum. Ne tat var ne de tuz. Büyük reklam kampanyaları ile getirdiğimiz, sayfaları, ekranları süsleyen yıldızlar, daha ısınmadılar bile. Benim cefakâr, vefakâr seyircim taraftarı olduğu takımın maçlarını seyrederken kendi kendine de mırıldanıyor. "Bu adam mı bizi kurtaracak, şampiyon yapacak?" gibilerinden. İsimlerini buraya dökmek istemiyorum. Ben de sizler gibi ligi bekliyorum... Ancak, bizim tencerenin dibi kara olduğu gibi, onlarınki de simsiyah. Roberto Carlos kardeşim eğlenmek için maç sonrası takım arkadaşlarıyla, gece kulübüne giderek saksofoncu Natali konserini dinleyip şimdiden alışmamız gerektiğine işaret etti. Galatasaray'ın süper starı Lincoln penaltı kaçırmış, üzüldüğünüz şeye bakın. Adam ısınma turlarında! Nasıl olsa halaskar babası Kalli var. Aman unutmadan yazayım! Fenerbahçe, İspanya Ligi'nden (Racing Santander) adını çok duyduğumuz (!) bir kuleyle temasta. Yapmayın dostlar, ligimizin altını üstüne getiriyorsunuz. Biraz da Trabzonspor'dan tencereye taş atalım. "Kazan kaynayacak" dedik. Doğruyu da söyledik. Sevgili Trabzonlu kardeşlerim; lütfen sakin olun! Nasıl olsa Ziya Hoca'nın elinde sihirli değnek var! Başkan Nuri Albayrak da hocanın yanında. Sizler de benim gibi ligi bekleyin. Biraz erken gibi olacak ama, "bu sene Anadolu rüzgârı fena esecek." Futbol, futbol diyerek noktalamak istiyordum ama hiç hoşlanmadığım tavır vardır. Adı da grev! Son günlerde, ülkemin gururu kuruluşlarımızdan THY hakkında çıkan haberler canımı acıtıyor. Ancak şuna yürekten inanıyorum; bu ülke sağ duyusu ile çok güzel bir karar vererek, "Beş yıllık sözleşmeyi sandıkta onayladı". THY yine yoluna "devam" diyecek. Yukarıda bahsettiğim kelime rafa kalkacak. Biz Bâb-ı alide çok yaşadık bu olayları. Aç kaldık, susuz kaldık paramızı alamadık ama makinelerimizi durdurmadık...