Baltayı taşa vuranlar

A -
A +

Geçtiğimiz haftaki yazımda, Dünya Kupası ve nostalji yapayım dedim. Sormayın başıma gelenleri. Eş, dost ve siz değerli okuyucularımızdan faks, telefon ve e-mail taarruzuna tutuldum. Telefonu arıza yapan beni arıyor, kontörü biten dert yanıyor. Hani demiştik ya " Telefoncu Bekir Usta" diye... Dünya Kupası bütün hızıyla devam ede dursun, sizleri yaşanmış hikayeler vagonuna misafir edeceğim. Bugün durağımız eski Yugoslavya'nın başşehri Belgrad olacak. Bir zamanlar liglerimizde esen bu rüzgarın futbolcu ve teknik adamlarının buradan yola çıktığını hatırlatıyorum... Gelelim konumuza. 1982 İspanya Dünya Kupası bitti ve ülkelerimize döndük. Avrupa Futbol Birliği UEFA kupaya katılan Avrupa ülkelerinin teknik adamlarını, katılmayanların ise temsilcilerini Split şehrinde seminere davet etti. Hajduk Stadı bize ev sahipliği yaptı. Buraya katılabilmek için Almanya'dan aldığım antrenör lisansımı kullandım, o günlerde Fenerbahçe'yi çalıştıran Branko Stankoviç'i de devreye sokunca, bendeniz Derwall, Hidalgo, Bearzot, Mesöly, Otto Schimit gibi hocalarla birlikte aynı sıralarda seminere katıldım. Türkiye'den Coşkun Özarı ile beraber olmaktan da gurur duyduğumu belirtmek istiyorum. Seminerin başlamasına iki gün var. Belgrad Astor Otel'deyim. Pasaportumu verirken Split seminerine katılacağımı söyledim. Tiyatro başladı "Bu adam kesinlikle futbolcu alacak," damgasını yedim. Dedikodu bütün simsarlara yayıldı. Bir anda benimle konuşmak isteyen lisanslı, lisansız menajerler lobide beklemeye başladılar. Keyif alıyordum. Gazetecilik kimliğimi göstermiyor ticarete devam ediyordum. Böyle fırsatı kaçırır mıydım? Elindeki futbolcuları satmak isteyen simsarlar bendenizi bir anda dolar milyoneri yaptılar bile. "Seç beğen al, hangi mevkide istiyorsun söyle dünya yıldızını verelim"diyenler sıradaydı. İki gün içerisinde gördüğüm itibar beni iyice şımarttı. Split'e gitmeye hazırlık yapıyordum otele Stankoviç geldi. Beni büyük bir grubun ablukaya aldığını görünce şaşırdı. "Neler oluyor burada ? "diye sordu. Tanımıştı bu kişileri. Birkaçını kenara çekti ve hararetli hararetli tartıştı. Beyler "Baltayı taşa vurdunuz, bu adam GAZETECİ" dedi. Bana da döndü " Boran, araba hazır bir an evvel yola çıkalım ki Belgrad karışacak" diye gülmeyen yüzünü buruşturdu... Dünya futbolla yatıp kalkarken, siz değerli okuyucularımızı biraz bile olsa değişik atmosfere sokabiliyorsak ne mutlu bize. Merak etmeyin, telefonunuz bozulursa imdada yetişirim de, yukarda bahsettiğim konulara güler geçerim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.