Çekirge bir sıçrar...

A -
A +

Dünya Kupası bitti, Zidane'nin kafası hâlâ konuşuluyor. "Yeter" diyorum ve birkaç satırla konuya maydanoz oluyorum. Adamın kariyerini iki bölümde ele alırsak birisi futbol, diğeri sabıkaları. Bu kadar şöhret, para, yaşantı zenginliği adama geçmişini, nereden geldiğini unutturur. Haklı tarafları yok değil. Bunları istemeyerek yapabilir. Küçük bir benzetme yapmak gerekirse İbrahim Tatlıses örneğini verebilirim. Zaman zaman medyanın gündemine sesinin dışındaki olaylarla gelir. Ancak sevilen, takdir edilen, insancıl yönleri ağır basar ve dinlenir. İbrahim Tatlıses zaten inkâr etmiyor geldiği yeri, ne şartlarla bugünlere ulaştığını. Onun için ünlü sanatçı olarak tanınıyor. Zidane ile arasındaki bağ aynı. Cezayir asıllı futbol yıldızı durdu durdu kariyerinin son günlerinde ayranını kabarttı. Doğru mu yaptı? Asla tasvip edilmez. Ancak, takımını yarı yolda bıraktı. Penaltı atışlarında soyunma odasına gitmesi bile yakışmadı. Yazmasam içime kurt düşecek... Final maçını ekrandan izlerken, karikatürlerde olduğu gibi neredeyse terliği ekrana fırlatacaktım. Mustafa Denizli'yi hem sever hem de takdir ederim. Ancaaaak... Mübareğin çenesi düştü, maçın seyir grafiğini karma karışık etti. Yanında konuşan maç anlatıcı (!) arkadaş Denizli'nin sularına kapılmış dalgalandı durdu. Penaltı atışlarında topun hangi köşeye gideceğini iyi ki tutturamadı, yoksa yeni bir uzmanlık dalı türeyecekti memlekette... Konuyu değiştirelim çünkü sıkılmaya başladık. Gelelim bizim mahalleye. Transferler devam ederken atışmalar sürüyor. Galatasaray'ın Adnan Polat'ı bu sezon inciler saçacağa benziyor. Bizim ligde bu tür yöneticiler devamlı çıkar. Kulakları çınlasın Mesut Dizdar, Selim Soydan, Abdullah Acar Fenerbahçe'de bizleri habersiz bırakmazlardı. Ankara'dan Cavcav, Trabzon'dan İskender, Beşiktaş'tan Mekki Başak kaynaklarımız olurdu. Bu arada asparagas transfer uzmanı meslektaşlarımız vardı. Onlar kendilerini bilirler... Efendim, Fenerbahçe Brezilyalı Zico'yu takımın başına getirdi. Hayırlı olur diyorum. Başarılı olur mu olmaz mı yorumunu yapmak için çok erken. İşgüzârlık yapmaya gerek yok. Ancak, şu örneği vermek isterim: Derwall'in Türkiye'ye geldiği senelere dönelim. Başarı bekleyenler umduklarını bulamadılar. Derwall hoca şöyle demişti: "Sabretmesini öğrenin, Türk futbolunu yakından tanıyorum ama futbolcusunu tanımıyorum." İşte size en güzel tavsiye Fenerbahçeli dostlar... Beşiktaş ve Galatasaray'dan çok şeyler yazılır, ancak kısa kısa değinelim. Kara Kartal, büyük yenilenme ile yola çıkıyor. Genç bir kadro antrenörün isteği ile alındı. Yöneticiler sezon sonunda başarı gelmezse topu teknik kadroya atarlar. Bir sürü yeni futbolcuyu uyum sağlatmak Tigana'nın başarısını gösterir, bekleyelim. Galatasaray'ın Maniche gibi futbolcuya ihtiyacı var. Galiba alacak, ancak mâli sıkıntılı Galatasaray'ın bu sezon başı ağrıyabilir. Çekirge bir kere sıçrar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.