Çok yaşayan mı çok gezen mi?..

A -
A +

Bu sezonun başından beri futbol ağırlıklı görüşlerimi Trabzonspor üzerine kurdum. Yıllarca Fenerbahçe'nin peşinden yurt içi, yurt dışı koşturup durduk. Sarı-lacivertli renklere ve kulübe ilk aşımızı amcalarımız yaptı. Cihat Arman'ın efsaneler yazdığı günlermiş. İşte o günlerden kalan miras "Fenerbahçelilik" bu günlere geldi. Kardeşim Emre Bol'la gittiğimiz Trabzonspor-Fenerbahçe maçında nasıl o renklere aşık olduğumu bol bol anlattım... Gazeteciliğin en güzel taraflarından birisinin de, koşturmaca olduğunu söylersek bu işi iyi yapanlar sınıfına yıllar sonra katılırsın. Bu arada itiraf edelim arkadaşlar. Arkadaşlar diyorum çünkü "Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz" diye bir söz var. Spor sayesinde birçoğumuz dünyanın birçok ülkesine gittik. En lüks otellerde kaldık... Tabiî ki, görevimizi yapmak için yönlendirildik. Bilgi, birikimimizi bugün içinde bulunduğumuz insanlara anlatmaya çalışıyoruz... Trabzonspor'la başladık, devam edelim. Öyle mutlu oldum ki, "Bekir Ağabey Trabzonspor maçından yorum yaz" dediklerinde. O günden sonra Hasan Ali'nin telefonunu bekler oldum. "Kardeşim ne ayak varmış bende. Kupaya tutunmuş Trabzonspor, ligde tekleyip duruyor." İlgi alanım da olunca, nedenlerini analiz etmek için, ayırt etmeden eski-yeni başkanları, yöneticileri ile fikir alış verişinde bulunmayı istedim. Biz bu işi yıllardır yaptık ya, o günlere gitmişiz meğer. Ne konuşması kardeşim. Öyle bitmez "Başkan toplantıda" bahaneleri var ki, bir türlü iki lâf edemiyoruz... Takım mağlup olup sahayı terk ederken tribünlerdeki tezahürattan biz utanıyoruz. Bu arada Ziya Doğan Hocaya ne söyleyeceğimi bilemiyorum, kupayı bekliyorum... Karadeniz'den yola çıkmışken size bir başka insandan bahsedeceğim. Güreşimizin tükenmek üzere olduğu günlerde "can simidi" gibi imdada yetişen bir Karadeniz uşağı vardı. Bugün aynı soyadı taşıyan ve bana göre acımasızca eleştirilere muhatap olan Haluk Ulusoy'un amcası Yılmaz ULUSOY... Bu adam ne yaptı biliyor musunuz? Önce tarihi bir basın toplantısı ve kurtuluş planı. Güreşçilerin tabiri ile "minderin altında kalan güreşimizi" basın-yönetici el ele vererek üste çıkardı. Beşiktaş'ın bugünkü yöneticisi Kenan Öner de o günlerin güreş yöneticisiydi. Şunun için yazıyorum. Trabzonspor'un "dört büyükler" unvanı kolay kolay silinmez. "Medya kötülüyor" diye sakın bizi eleştirmeyin. Zaten siz medyanın içindesiniz, patronusunuz. Bizlere kulak verin yeter. "Çok yaşayan mı, çok gezen mi?"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.