İş hayatına atıldığımız günden beri, en mutlu olduğumuz Bayram tatilleridir. Rahmetli büyüklerim tutturdular "Bizim oğlan memur olmasın" diye. Peki, ne olacak, "dükkân mı açacak?" Eskiler öyle derlerdi. Okul hayatı, askerlik derken biraz da meşin yuvarlağın peşinden koşturduğumuzdan mayamızda da varmış ki "gazeteci olacağım" dedim. O günden sonra, gazetelerin arka sayfaları bizim hayatımızın bir parçası oldu. Malum spor temasları, müsabakalar, maçlar hafta sonu yapıldığına göre, bizim hafta sonu sevdamız emekli olana kadar devam etti. Cumartesi ve Pazar günlerini evimde geçirdiğimi zor hatırlarım. Ve Bayram... Bir tarihe kadar "Bayram Gazetesi" çıkardı. "Ohh" derdik. "Bayramda evdeyiz." Çalışmayan, emekli, işsiz arkadaşlarımız bu günlerde maddi manevi tatmin olurlardı. Bir de baktık ki "Bayram gazetesini tanımıyoruz, gazeteler çıkacak" dendi ve o gün bu gün "ZAFER" kazandık zannedenler cemiyetimizin gelirine taş koydular. Bayramlarda "Yarım elma, gönül alma" misali üç-beş cüzdanımıza girerdi. Durumu iyi olanlar (çalışanlar), emeklilik masamıza katkıda bulunurdu. O da bitti. Olanlar yine bizlere oldu. Bayramda mesaiye devam... Sayfaya selam... Olsun, ne güzel bir Ramazan ayını idrak ederek bayrama kavuştuk. Bayram sürecinde aklımda kalacağına "yazıda kalsın" diye düşündüğüm birkaç notu da, siz sayın okuyucularımla paylaşmak istedim. Her gün kalitesinden ödün veren TV programlarını izlerken saç baş yolmaya başladık. "Türk musikisinin divasıyım" diye, kendi kendine paye çıkartan Bülent Ersoy, beğenmediği pırıl pırıl genç seslere nota bildiğini anlatmak için avazı çıktığı kadar bağırıyor. "Zat-ı âliniz, hüsnü teveccühünüz, veli nimetimiz" gibi kelimelerle güzel konuştuğunu zannederken "Konsolos köpeği, bunak Melahat" tabirleri ile tükenişinin adresini veriyor. Farkında bile değil. Ah Orhan Gencebay ah... Bir başka gözüme takılan da pireye kızıp yorganı yakan hakem Cem Papila'ya ait. Baktınız ki düdük çalmakla olmuyor, ekran başında hem para hem de şöhret var. Öttürmeye başladınız kavalınızı. Unutma buradan çok kişi "vezir" değil "rezil" olarak veda etti. Genç neslin çalışması lazım. İnşallah daha nice bayramlar göreceğiz. Herkes yaptığı işten şikâyet eder. Bıktım, usandım "Bir daha dünyaya gelirsem kesinlikle bu işi yapmam" diye yakınır. Hayır, işimi seviyorum. Şimdiye kadar "Hafta sonu izni yapamadım, bayramlarda evimde olamadım" diye şikâyetim olmadı. Sevgili gençler, hangi işte olursanız olun işinizi sevin. Bu ülkenin size ihtiyacı var. Dün bayramın son günüydü. Sizlerle perşembe günleri buluştuğumuza göre "Geçmiş bayramınız kutlu olsun..."