Trabzon gol peşinde değil, tur peşinde koştu. Ligin olumsuz atmosferinden kurtulmaya çalışan bordo-mavililer için bu maç, can simidi gibiydi. Hatalar zinciri yönetimden başlamış. UEFA'ya isimleri daha önce bildirilmeyen Brezilyalı Marcelinho, Musa Büyük ve Ersen Martin forma giyemediler. Sen UEFA Kupası maçı oynayacağını biliyorsun, transferini ve tedbirini ona göre alsana be kardeşim... Lazaroni de basın toplantısı yapıyor ve yönetime yüklenip, kendine sorulup oyuncu alınmadığını söylüyor. Bu, bana göre her türlü neticeye kılıf gibi geliyor. APOEL takımı, Kıbrıs yüzölçümünün üstünde futbol oynuyor. Bakmayın küçücük adanın yarısında top koşturduklarına. Paraları bol ki; çok iyi transferler yapmışlar. Kosta Rika nere Kıbrıs neree... Ve APOEL Trabzonspor'a çok ters geldi. Dua etsin Trabzonspor eski Trabzonspor değil. Bizimkiler bu kadar çok pas hatasını 90 dakikaya nasıl sığdırdılar anlayamadım. Karşılaşmanın ilk yarısında tur kapısını garantiye almak için hakikaten çok zorlandı bordo-mavililer. Umut ve Yattara tribünleri ayağa kaldırdı. Gol gelmek bilmedi. Ama APOEL'in kalecisi Morphis'in de hakkını yemeyelim. Golsüz beraberlikle tur garantisini hesaplayan Trabzonspor ikinci yarıda sağ kulvardan Umut'a hız verdi. APOEL defansının sol bloğundaki boşlukları gören Lazaroni, atakları bu kanada çevirdi. Ancak Alman hakem Weiner, gestapo gibi bildiğini okudu. Morphis'in Yattara'ya yaptığı harekete Alman sahalarında kaval mı çalardı, düdük mü çalardı acaba? Morphis yine Morphis ne pis adam bu Morphis. Neler kurtardı?. Ama turu kurtaramadı. Trabzonspor'a da tur yakışırdı. Bordo-mavililerin geçmişine bir göz atarsak APOEL gibi bir takım çerez gibi kalırdı. Bu Trabzon kimleri devirdi de turlar atladı. Trabzonspor ilk maçtan sonra bana söz verdi, tur atlayacağız diye. Bu tur Trabzon'a ilaç gibi geldi. Aynı Trabzon'u ligde de görmek isterim.