Geçtiğimiz günlerde Kuşadası'nda bir iş adamının, 19 dönümlük çiftlik arazisinde 2 dönümlük alanı sokak köpeklerine ayırdığına dair haber mutlaka bir yerlerde gözünüze çarpmıştır. Gazetemizde, sosyal medya kanallarında, televizyon ekranlarında, bu örnek alınası hareket o kadar çok takdir edildi ki gören paylaştı, dalga dalga yayıldı. Otelin sahibi Halil İbrahim Çevik'in bütün iş adamlarına ve özelde turizmcilere örnek olan, olması gereken '100 köpeğe 5 yıldızlı barınak' haberinden söz ediyorum... İş adamı Çevik, 19 dönümlük çiftlik arazisinde zaten var olan ve aralarında veterinerlerin de olduğu ekibiyle sokak köpeği sorununa kendince el attı ve büyük alkış aldı her çevreden. Bu önemli hareket dikkatimi çekince, grubun neler yaptığını daha bir derinlemesine görmek istedim. Çevik'in sahibi olduğu Charisma Otel sosyal medya sayfasına girdiğimde bildiğimiz otel fotoğrafları, manzarası, misafir ağırlamaları, odalar, konum, deniz, havuz, SPA, eğlence ve daha bir sürü ayrıntıyla bir otel sitesi... Daha sonra 2 önemli detay çarptı gözüme. Birincisi doğaya, doğallığa, üretime verilen önem, ikincisi de insana verilen önem... Aslına bakarsanız zaten doğayı seven mutlaka insanı da sever. İnsanı seven de önce kendisine, sonra da başkalarına 'güzel' bakar. Buna inanıyorum...
Konunun edebiyatına dalmadan, Kuşadası'nda bulunan söz konusu otelin bayıldığım uygulamalarından ikisini mutlaka anlatmak istedim sizlere... Başta dedim ya '19 dönümlük çiftlik arazisinde barınak kurdu' diye... Gördüğüm görüntüler, orada atlar ve diğer bazı bir-iki hayvandan ibaretti. Meğer ne kadar sığ bir tahminmiş yaptığım. Çünkü o çiftlik dediğimiz şey, bütün ayrıntılarıyla tam bir çiftlik... Duramadım, sordum. Her cümlede daha fazla etkilendim doğrusu...
Biliyor musunuz; otelde misafirlere sunulan neredeyse meyve ve sebzelerin tamamına yakını bu çiftlikte yetişiyormuş meğer. Sosyal medyada kullanılan videodan bölünen salatalığın sesi geliyor da, ziraat mühendisi 'mis gibi kokuyor' derken neredeyse domatesin kokusunu da alacak izleyenler... O kadar güzel, keyif verici... Domates, biber, salatalık, patlıcan, elma, şeftali, incir... Zeytin ve zeytinyağları, çilek, patates, nar, kavun, karpuz... Akla gelen neredeyse bütün sebze ve meyveler... Hatta ejder meyvesi bile yetişiyormuş. Atlar, çeşitli hayvanlar ve tam 450 tane de tavuk varmış çiftlikte. Günlük yumurtaların çoğu da bu çiftlikten yani... İnsan görünce keşke herkes aynı şeyi yapsa diyor. Yorumlara bakıyorum, insanlar meğer ne kadar hasret böyle şeylere... "Mutlaka geleceğiz, kalamasak da uğrayacağız" diye notlar bırakmışlar. Aslında vardır mutlaka da duymuyor, görmüyor olabiliriz benzer güzellikleri. Mesela yıllar yıllar önce gittiğim Naturland diye bir yer vardı. Bir tatil köyü. Kocaman araziye kurdukları otelin bir bölümünde, süt ve süt ürünleri ile çeşitli sebzeler yetiştiriyorlardı. Gidip toplamak, peynir ve yoğurtlardan tatmak mümkündü çiftlikte. Fakat o güzelim yer doğru işletilemedi, kapatılıp çürümeye terk edildi...
Evet, Halil İbrahim Çevik ve oğlu Mustafa Selçuk Çevik'in otellerinde 'canlara' verilen önem ve 'doğal üretime' olan sevda gibi, her şeye sevgiyle baktıklarını gösteren bir şeyden daha bahsetmek isterim size. Kaynak, yine tesisin sosyal medya sayfasından ayrıntı: İnsan Kaynağı Manifestosu... Yapılan her şey, kanuni zorunlulukların çok ötesinde, çok ilerisinde şeyler... Neler mi bunlar?
* Doğum günü: Çalışanlarının tamamına, doğum günlerinde nakdî yardım.
* Yenidoğan: Yeni bebeği olanlara Türk geleneği olan altın hediyesi...
* Evlilik: Evlenenlere yine geleneklerimizde olduğu gibi altın.
* Karne günü: İlkokulda çocuğu olanlara 'karne günü' izni.
* Liyakat: Şirkette 1 yıl ve üzeri kesintisiz çalışan mavi/beyaz yakalı çalışanlara yarım maaş.
* Performans: Yıl içerisinde ceza almamış personele performansa göre yarım-2 tam maaş arası ödül.
* Sadakat: Altın.
* Vefat: 1. derece yakınını kaybedene cenaze masrafları ödemesi.
* Sigara içmeyene yılda 2 gün ücretli izin ödülü.
* Sigarayı bırakana altın ödülü.
* Sağlık: Tüm çalışanlara tamamlayıcı sağlık sigortası.
* Bayram: Dinî bayramlarda, tüm şehirlerde geçerli market çeki...
Güzel değil mi? Birçok şirket, "Şu kuşak işine bağlı değil, bu kuşak sebat etmiyor, diğer kuşağı işte tutmak zor" gibi cümlelerle sızlanıyor ve eleman bulamamaktan şikâyet ediyor. Bu ve benzeri şekilde davranıp, değerli olanlara "değerini biliyorum" demenin bir başka ifadesiyle davranıyor ve küçük jestler yapıyor, liyakati takdir ediyor. Sonra da verimlilik ve sadakat sürekli hâle geliyor...